BİR TALEP OLARAK EĞİTİM
Klasik ekonomi kuramcıları sermaye kavramını daha çok fiziksel nesneleri tasvir etmek için kullanırlarken, 1950'li yıllardan itibaren ekonomide insan sermayesi yaklaşımı ağırlık kazanmış ve insana yapılacak yatırımlar sayesinde bireysel ve toplumsal kazanımlar elde edileceği düşünülmüştür. Bu yatırımların başında hiç şüphesiz eğitim gelmektedir. Çünkü eğitim sosyal ve ekonomik kalkınmanın da temelidir Eğitim sürecinin çıktıları, ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınması üzerinde büyük bir paya sahiptir. Eğitim salt gelir getiren ve alınıp satılabilen bir meta olmadığından sadece maddi olarak değil aynı zamanda sosyal bir bütün olarak da değerlendirilmektedir.
Ülkemizde alt, orta ve üst sınıfta yer alan bireyler yani toplumun her kesimi ya bireysel ya da toplumsal sebeplerden dolayı çocuklarının iyi bir eğitim almasını istemektedirler. Genel anlamda ise insanlar farklı nedenlerden dolayı eğitime dâhil olmaktadırlar. Kişisel gelirlerini artırmak, mesleki kaygılar, yaşam standartlarını yükseltmek, entelektüel olmak, toplumsal üst sınıfa yükselmek gibi nedenler bunlardan sadece birkaçıdır. Ayrıca ülke yönetimleri açısından da bireylerin eğitime dâhil olmaları insani gelişmişlik düzeyini yükseltmek, üretimi artırmak, sağlıklı ve demokratik toplum kaygıları nedeniyle de önem arz etmektedir. Bu durumda eğitime yönelik talebin belirlenmesi, karşılanması, planlanması hem bireyler hem de toplumlar açısından da büyük önem taşımaktadır. O zaman talep konusunun irdelenmesi gerekmektedir.
Ekonomik açıdan talep, bir mala karşı satın alma gücüyle destekli satın alma isteğidir. Peki, ekonomideki talep eğitimdeki talep ile aynı anlama mı ifade etmektedir? Tabii ki de hayır. Eğitimdeki talep, bireyin bir eğitim kurumuna devam edebilmesi, sürecin içerisinde kalabilmesi, eğitime erişebilmesi olarak tanımlanabilir. Ekonomideki gibi birincil ihtiyaç olmayan eğitim talebi her an birincil ihtiyaçlar ile yer değiştirebilir. Özellikle gelir durumu düşük aileler tarafından vazgeçme maliyetine de dönüştürülebilir. Ancak genelde, akademik anlamda başarılı öğrenciler eğitim devam ederken akademik anlamda başarısız öğrenciler iş piyasasına yönelmektedirler. Ülkemizde ne yazık ki kız çocuklarının okullaşma oranı da talep noktasında dezavantajlı konumunu sürdürmektedir. Ailesel faktörler de eğitim talebini belirleyen unsurların başında gelmektedir. Ailenin gelir durumu, annenin çalışıyor olması, babanın eğitim düzeyinin yüksek olması da çocuklarının eğitime devamları açısından öncül bir konumdadır. Toplumda sahip olunan inançlarda eğitim talebimizi etkilemektedir. Eğitim talebimizi etkileyen bir başka faktör ise eğitimin maliyeti konusudur. Eğitime yönelik maliyetler sınıflandırılacak olursa direk parasal maliyetler, dolaylı parasal maliyetler, harici maliyetler olarak üçe ayrılabilir. Gelir eşitsizliğinden kaynaklı toplumsal sınıf farklılıkları nedeniyle alt sınıfta yer alan çocukların ebeveynleri eğitim maliyetleri noktasında dezavantajlı duruma düşmüşlerdir. Orta ve üst sınıfta yer alan ebeveynlerin çocukları ise özel okullara gitmektedirler. Teşvik sistemi sayesinde de her geçen gün özel okullar mantar gibi çoğalmaktadır. Ne yazık ki özel okul fiyatlarında da piyasa dengesi hala sağlanamamıştır. Türkiye’de bugün anayasa temel eğitimin parasız olduğunu belirtmesine karşın, uygulamaya bakıldığında parasız eğitimin gerçeklikten uzak olduğu söylenilebilir.
Özel okullar, Millî Eğitim Bakanlığı’nın gözetim ve denetimi altında faaliyet gösteren, işleyişleri yasal esaslara dayanan ve bir ücret karşılığında eğitim hizmeti veren örgütlerdir (Subaşı ve Dinler, 2003:18). Türkiye’de faaliyet gösteren özel okullar dört ana grupta toplanmaktadır. Bunlar; Özel Türk Okulları, Özel Azınlık Okulları, Özel Yabancı Okulları ve Özel Uluslararası Okullardır. Özel öğretim (özel okul) anlayışı, Selçuklular döneminde, üst düzey yöneticilerinin bilim adamlarından almış oldukları özel derslerle başlamış, Osmanlı İmparatorluğunun yüzünü batıya çevirdiği dönemde yoğunlaşmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun ilk zamanlarında başarı ile öğretim veren medreselerin, 16. yy’da bozulmalarından dolayı, buralarda oluşan zihniyet, gelişmeleri engelledi. Tanzimat’tan itibaren açılan batı örneği okullar da kendinden bekleneni tam olarak verememişlerdir (Eren, 2005:11).
Cumhuriyet’in ilânından sonra Atatürk’ün 1925 yılı TBMM açış nutkunda özel öğretim konusu ile ilgili olarak: “Büyük Millet Meclisi’nin ve Cumhuriyet Hükümeti’nin her alanda büyük gayretler sarf ettiği bilinmekle beraber, tüm vatandaşlarımızın eğitim istek ve arzularını yerine getirmekten uzaktır. Gelecek yıl devletimizin bu hususta gösterebileceği en büyük fedakârlığı yapmasını önemle rica eder, maddî imkânları yerinde olan vatandaşlarımızın çocuklarına sahip çıkmak amacı ile özel teşebbüs tarafından okutulup yetiştirilmesini (özel okul açılmasını) önemle tavsiye ederim” demek suretiyle özel okul açılmasını teşvik etmiştir (Eren,2005:12-13).
Özel okullarla ilgili yapılan çalışmalarda özel okulların devlet okullarının yetersiz bulunduğu dönemlerde çekici bir alternatif olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır (Horn, 1997:5 Akt: Parlar, 2006:17).Türkiye’de 1950’li yıllarda resmî okullarda verilen yabancı dil eğitiminin özel okullarda verilen yabancı dil eğitiminden bir hayli geride olması, özel okullara olan talebi arttırmıştır (Yalçın, 1997:52). Özel okulların 1980’lerden sonra teşvik kapsamına alınması ve teşvikle ilgili yapılan değişiklik ile özel okul açanlara çeşitli teşviklerden yararlanma imkânı verilmesi bu okulların sayısında hızlı bir artışa neden olmuştur (Kamburoğlu, 1997:27-28).
Parlar (2006) araştırmasında, velilerin özel okul tercihlerinin sırasıyla; çocuğun başarılı bir kişi olarak yetiştirmesi, iyi bir eğitim vermesi, kişiliğini geliştirmesi, iyi bir meslekî kariyer sağlaması, yeteneklerini geliştirmesi, üniversiteyi kazandırması, yabancı dili iyi öğretmesi, diploma kazandırması diye belirtmiştir. Veliler, kendi çocuklarının özel okulda daha nitelikli yetişeceklerine inanmaktadırlar. Veliler, özel okul tercihinde, okulun, öğretim sürecini, okulun fizikî koşulları ve konumunu, sosyal sportif ve kültürel faaliyetlerini, öğrencilere yönelik ilgi, koruma, disiplin uygulamalarını çok önemsedikleri, okulun imajını ve öğrenci kabul şeklini ise önemsemediklerini belirtmişlerdir.
Uysal (2017) araştırmasında; özel okulların eğitim kalitelerinin yüksek olması, okul olanaklarının veliye dönük olması, kültür, ekonomiklik ve hizmet kalitesi faktörleri nedeniyle özel okul tercilerinin yoğun olduğunu belirtmiştir.
Özel okulların talep edilme gerekçelerinin başında ebeveynlerin vakit ayıramadığı çocukları ile özel okuldaki öğretmen ve yöneticilerin para karşılığında ilgilenildiği sebebi yatmaktadır. Eğitim çalışanlarının alanlarında uzman, tecrübeli ve önemli eleme süreçlerinden geçirilerek öğretmen olduğu inancı hâkimdir. Ancak yüzbinlerce öğretmenin elendiği ve seçildiği KPSS sınavını kazanan öğretmen adayları özel okulları tercih etmeyip, devlet okullarını tercih etmektedirler. Öte yandan özel okullarda çalışan öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu KPSS sınavında başarı gösterememiş ya da başarı göstermiş kontenjan yetersizliğinden dolayı atanamamış ya da meskûn mahal dışında çalışmak istemeyen öğretmenlerden oluşmaktadır.
Başka önemli sebeplerden birisi de özel okullarda var olan uygun sınıf mevcutlarıdır. Bilindiği üzere 222 sayılı kanun sınıf mevcudunu 40 kişi ile sınırlandırmıştır. Ancak ülkemizde eğitim arzının planlanmasından kaynaklı sıkıntılardan dolayı belli başlı devlet okullarının talep edilmesi ile sınıf mevcutları bu sayının üzerine çıkmıştır. Özel okullarda velilerin sınıf mevcudunu dahi ayarlayabilmeleri devlet okullarına nazaran daha önemli eğitim talebi olarak karşımıza çıkmaktadır.
İster özel ister devlet okulu talep edilsin her veli çocuğunun kişisel olgunluk ve akademik yeterlilik odak noktasında eğitim görmesini ister. Günümüz okul anlayışlarına bakıldığında bu odak noktasının tepesinde özel okullar yer etmeye çalışmaktadır. Devlet okullarında olmayan yüzme havuzu, konferans salonları, tiyatro salonları, yemekhane, sosyal etkinlik, buz pateni, sinema, tarihi ve kültürel gezi programları da özel okulları cezbetmektedir. Günümüzde sosyal etkinlikler yönetmeliğinin bürokratik özelliği dolayısıyla ve sorumluluğun tamamıyla öğretmenlerde olması nedeniyle devlet okullarında sosyal etkinliklere katılım azdır.
Özel okullarda müfredat esnekliği de velilerin özel okulları tercih etme sebeplerinin başında gelmektedir. Devlet okullarında olmayan ya da bürokratik nedenlerden, yönetici baskısından dolayı yapılamayan müfredat esnekliği öğretmenleri kısır döngü içerisinde hareket ettirmektedir. Yardımcı kaynak aldırılmaması gelir durumu düşük aileler için çok önemlidir. Ancak maddi durumu orta ve üst seviyede yer alan veliler öğretmenlere kaynak kitap alınması için baskı yapmaktadırlar. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaynak kitap alımının yasak olması insan sermayesi yaklaşımına göre çocuğunu okutmak isteyen ve rekabet içerisinde yer almak isteyen velilerin özel okullara kaymasına neden olmaktadır.
Bir başka önemli bir talep sebebi ise özel okulların sosyal ve iş çevrelerinin geniş olduğu inancıdır. Özel okullar öğrencilerini özenle eğitim kademelerinde ve sonrasında takip etme eğilimindedirler ya da öyle gözükmektedirler. Bunlar da veliler için talep unsurunu oluşturmaktadır.
Diğer bir sebep ise, E-okul not sistemi içerisinde özel okul öğrencilerinin notlarının daima devlet okulu öğrencilerine nazaran yüksek olması ve üniversite sınavında veya öğrenci alımında ölçüt olarak kullanılan yerlerde ön tarafta yer almak isteğidir.
Özel okulların talep sebeplerini saydıktan sonra gelelim soru işaretlerine.
Acaba bu okulların gerçek anlamda akademik başarısı nedir? Başarı portföyünü her ilde mevcut bir veya birkaç özel okul mu sağlıyor?
Acaba çalışan anneler kreş gibi çocuklarının akşama kadar okulda kalması için mi özel okulları talep ediyor, bunlara ücret ödüyor?
Acaba bireysel getirisini yanında toplumsal getirileri özel okulların daha mı çok talep edilmesini sağlıyor?
Kaynaklar
Eren, H. (2005). Özel Okullar. İstanbul: Türkiye Özel Okullar Birliği Yayınları
Kamburoğlu, H. (1997). ‘Özel Okulların Türk Eğitim Sistemindeki Yeri, Özel Okulların Sorunları ve Çözüm Önerileri Paneli, Panel Bildiri ve Tutanakları. İstanbul: İTO Yayınları.
Parlar, H. (2006). Velilerin Özel Okul Tercihlerini Etkileyen Faktörler Ve Özel Okulların Durumu: Kahramanmaraş Örneği (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul: Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisans Programı
Subaşı, B. ve Dinler, A. (2003). Dünya da ve Türkiye’de Özel Okullar. İstanbul: İTO Yayınları
Uysal, B.S. (2017). Velilerin Özel Okul Tercih Nedenlerinin İncelenmesi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
Yalçın, S. (1997). Türk Eğitiminde Dönüşüm: Özel Okulların Yeri ve Anlamı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Üniversitesi.