Sandık kurulu başkanı ve memur üyeye ödenecek ücret yevmiye sayısı YSK tarafından açıklandı Sandık kurulu başkanı ve memur üyeye ödenecek ücret yevmiye sayısı YSK tarafından açıklandı
Hayat hikayesi uzun, biz son dönemlerine bakalım biraz.

Mehmet Âkif, 1924 yılında gittiği Mısır’dan on bir yıl sonra yani 1936 ' da geri geldiğinde maalesef “bir deri bir kemik” kalmıştı. 

Hastaydı hem de çok.

Nişantaşında tedavi altına alınır.

O dönemde Yedigün Dergisi adına röportaj yapan Feridun Kandemir’in “Özledin mi bizi üstat?” sorusuna hasta yatağında, “Özlemek mi oğlum? Özlemek mi?” diyen Âkif, “Mısır’dan üç gecede geldim. Bu üç gece, otuz asır kadar uzun sürdü. Orada on bir yıl kaldım. Fakat bir an oldu ki on bir gün daha kalsaydım çıldırırdım” diye cevap verir.

Memleketini özlemiştir. Belki de özlettirilmişitir. 

İstiklal marşını yazdığı Ülkesinin özlemi olan bedeninde yayılmış hastalık ile ölümünün yaklaştığını hisseder Üstad.

“Hepsi göçmüş, hani, yoldaşlarının hiçbiri yok!

Sen mi kaldın yalnız kafileden böyle uzak?

Postu sermekse meramın yola, serdirmezler

Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak!” 

şiirini de ölümünden bir yıl önce kaleme alır.

Mehmet Âkif,dostu Fuad Şemsi’nin yönettiği Mısır Apartmanı’nda 27 Aralık 1936 Pazar akşamı, saat 19:45’te hayata gözlerini yummuştu.

Cenaze töreni yapılmalı, son görev yerine getirilmeli, ahde vefa gösterilmeliydi.

Peki gösterildi mi?

Bundan sonra cenaze törenine katılanların sözlerine kulak verelim, duymak istemesek de, üzülsek de...

O tarihlerde Milli Türk Talebe Birliğinde görevli bulunan Prof.Dr. Abdülkadir Karahan'da cenazeye katılmış ve bir konuşma yapmıştı. ‘Akif’in Ebediyete Uğurlanışı ve Sonrası’ başlıklı bir yazıda hatıralarını anlatan Karahan cenaze töreni sonrasında başına gelenleri şöyle anlatıyordu : 

‘Burada bir olaya daha değinmek isterim. Benim o eşi az bulunur Milli Marşımızın eli öpülecek şairimizin kabir başındaki hitabemi, takdir yerine adeta tekdirle karşılanmak istenmesini ben bugün bile bir muamma gibi çözemediğimi de işaret etmek isterim.Çünkü 3 gün sonra beni Yüksek Öğretmen Okulundan Emniyet Müdürlüğüne istediler. Bir şube müdürü beni sorguya çekti. “ Ne sıfatla resmi makamların törene gerek görmediği bir şairin kabri başında konuşma yaptığımı sormuştu. Cevabım yaklaşık olarak şöyleydi: Ben herhangi bir şairin değil, Türk Bayrağı göndere çekilirken, yazdığı İstiklal Marşı ile göklere seslenen bir zatın kabri başında milletimizin duygusunu, saygısını dile getirdim. Beni buraya çağırmakla hata işlemiş bulunuyorsunuz.”

Mehmet Akif’in Cenaze namazına bir hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan Prof.Dr.Sulhi Dönmezer 5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde “ Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günü şöyle anlatacaktı :

‘…O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı…. 

Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akif'e ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı. …Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu.” 

Peki neden?

Neden ahde vefa göstermediler.

Neden cenaze namazını kılmaya bile gelmediler. 

Sorular çok, ama tarihimizin izleri silik! maalesef?

Mehmet Akif Ersoy'un sevenleri ve üniversite öğrencileri, onu son yolculuğunda el üstünde Edirnekapı mezarlığına kadar taşıdı. Ve maalesef bir çok kişininde haberi bile yoktu.

Yıl 2019, vuslattan 83 yıl Sonra İçişleri , Milli Eğitim ile Kültür ve Turizm Bakanlıklarının müştereken çıkardığı yönetmelikle 20-27 Aralık, "Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası" ilan edildi ve bu hafta içinde Mehmet Akif Ersoy, düzenlenecek çeşitli etkinliklerle anılacak.

Geç kalınmış ama yerinde bir karar ile, 

Neden sorularının cevaplarını bulmak ümidiyle. 

Selam ve dua ile...

Veyis Boyacı 
Lider Eğitimci Yazarlar Derneği Denetleme Kurulu üyesi