Adalet ve liyakat anlayışı da bunu gerektirirdi zaten.
Sendika görünümlü oluşumların türlü oyunlarıyla gasp edilen pozisyonlarla, başarı ve birikimle elde edilen makamların eş değer görülmemesi zaten hakkaniyetin gereği olmuştur.
MEB, bu kez liyakatin katledilmesine zemin ve fırsat vermemiştir.
Türk Eğitim Sen olarak MEB’in liyakatı ve objektif kriterlerle atanmayı önceleyen bu tavrını doğru buluyoruz.
Çünkü biz yönetim kademelerine ehliyet ve liyakat ölçüsüne göre atama yapılmasını isterken samimiydik. Doğru olanın bu olduğuna da inanıyoruz.
Ancak bir sendika görünümlü bir yapı var ki, yıllardır eğitimde liyakatin ve ehliyetin katlinin en büyük müsebbibi olduğu halde son zamanlarda ehliyet ve liyakatten bahsetmeye başlamıştı. Ancak foyaları erken ortaya çıktı, yapılan yönetmelik değişikliğini yargıya taşımışlar. Gerekçeleri ise mülakatla iş başına getirdikleri yandaşlarının önünü açmak!
Yani bu sendika açtığı dava ile şunu demek istiyor: sendikamızın torpiliyle, sınav başarısı olmayan, binlerce çalışanın kul hakkını gasp ederek makama getirdiğimiz yandaşımız olan müdürler, sınav kazanarak hakkıyla ve objektif kriterlerle atanan kurum yöneticileriyle eşit olsun.
Bunların liyakat ve kariyer istediklerini söylediklerinde samimiyetsiz olduklarını biz hep söylemiştik.
Nitekim bu açtıkları dava ile de samimiyetsizliklerini apaçık göstermişlerdir.Suret- i haktan görünmek ve eğitim çalışanlarını kandırmak için sürdükleri boyalar akmaya başlamıştır.
Hayırdır beyler; mülakat hırsızlığı ile çaldığınız makamları koruma ve yükseltme telaşına mı düştünüz?
Yargı ne karar verirse versin bilin ki kul hakkı yiyerek elde ettiğiniz makamlar size baki kalmayacaktır.
Siz, ehliyet ve liyakat konusundaki iki yüzlü tavrınızı devam ettirseniz de Türk Eğitim Sen, liyakatın ve ehliyetin yanında olmaya, her fırsatta ehliyet ve liyakati savunmaya devam edecektir.
Mehmet Yaşar Şahindoğan
Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı