Türkiye’de her 100 kişiden 27.3’ü hafta içi günlük ortalama 2-3 saat televizyon izliyor. 8saat ve üzeri televizyon izleyenlerin oranı ise %7 dir.
Diğer taraftan, öğrencilerin % 81. 3’ü televizyonu ailesiyle izlerken yüzde 16.5 tek başına yüzde 16’sı ise arkadaşlarıyla birlikte ifade etmektedir.
Yukarıda anlatılanlar yani öğrencilerin TV. İzleme oranı; onların belli bir dünya görüşünü savunucusu durumuna getirmektedir. Başka bir ifadeyle, Ana akım medya çocukların gelişimini engellemektedir. Çocukların özellikle, biliş, duygu ve sosyal gelişimini engellemektedir.
Bilişsel gelişim; öğrenme, anlama, dikkatini verme, algılama, bellek, problem çözme, mantık yürütme ve yaratıcılık becerilerini kapsamaktadır. Aynı zamanda, bilişsel gelişim dil ve iletişim, sosyal- duygusal uyum becerilerini içine alan gelişimin diğer alanlarıyla da ilgilidir.
Öğrencelerin TV. İzleme oranının yoğunluğu dikkatini olumsuz etkiliyor. Bu durum da okul eğitimini engellemektedir. Anlama, algılama vb. alanları etkileyerek, gerçek yaşama uyum sağlamasını olumsuz etkilemektedir.
Kuşkusuz, uyumsuzluk da beraberinde duygusal alanda bir takım olumsuzlukları doğurmaktadır. Özellikle, bir insan için önem taşıyan duygusal zekanın gelişimini olumsuz etkilemektedir. Bilindiği gibi duygusal zeka; kişinin kendisinin yanı sıra başkalarının duygularını da gözleme yeteneği, ayırt edebilme ve bu bilgiyi düşünce ve davranışlarına rehber olarak kullanabilesidir.
Sonuç olarak; yetkililer ve özellikle veliler çoğu konuda olduğu gibi TV. İzleme konusunda da çocukları için bilinçli olmak zorundadır.