Zorunlu hizmet yükümlülüğü uygulaması 06.05.2010’dan sonra göreve başlayan öğretmenlerimize bir mecburiyet olarak getiriliyor.Bu tarihten önce göreve başlayanlar ile eşi zorunlu hizmet yükümlülüğünü tamamlamış ya da muaf yani kapsam dışında olanların ise böyle bir yükümlülüğü bulunmuyor.
15 Temmuz 2016’da yaşadığımız hain darbe girişiminden sonra KHK ile getirilen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasında ise Sözleşmeli öğretmenin atandığı yerde (büyük ölçüde Doğu ve Güneydoğu illeri) 3 yıl boyunca hiç bir şekilde yer değiştirmelerine hak vermeyecek şekilde çakılı çalıştırma anlamına geliyor.
Türk Eğitim Sen olarak, en temel insani hak olan aile olma hakkı bile kısıtlanan ve hiç bir şekilde kadrolularla aynı olmayan sözleşmeli öğretmenliğe karşıyız, Tüm sözleşmeli öğretmenlerin bir an önce kadroya alınmasını ve bundan sonra da sadece kadrolu öğretmen alımı yapılmasını istiyoruz. Kadro verilene kadar da sözleşmeli öğretmenlerimizin kadroluların sahip oldukları tüm haklardan yararlandırılmalarını talep ediyoruz.
Zorunlu hizmet yükümlülüğü uygulaması da kaldırılmalıdır.Bu,yanlış olduğunu düşündüğümüz bir uygulamadır.İnsanları zorlayarak bir bölgede tutamazsınız. Nitekim bunun mümkün olmadığı da uygulamada görülmektedir.
Türk Eğitim Sen olarak MEB’e daha önce defalarca ilettiğimiz önerimiz, öğretmen tutma konusunda zorluk çekilen hizmet bölge ve alanları için ekonomik teşvikler sağlanmasıdır.Bölgenin özelliğine göre brüt 1 asgari ücret ile brüt 2 asgari ücret arasında değişen miktarlarda getirilecek ekonomik teşvikle, hem zorunlu hizmet yükümlülüğü hem de sözleşmeli öğretmenliğe gerek bırakmayacak şekilde bu bölgelerdeki öğretmen sorunu çözülebilir.
Bu, son derece makul ve insani yollarla sorunu çözmek demektir.
Nitekim, geçmiş dönemlerde bu bölgelerde görev yapan kamu görevlilerine “olağanüstü hal tazminatı” diye bir tazminat ödemesi yapılmış ve bu uygulama bölgede bir istihdam rahatlığı sağlanmıştır.
Bu tecrübe bugüne de aktarılabilecek güzel bir örnektir.
MEB’i zorunlu hizmet ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamalarından bir an önce vazgeçmeye ve çözüm önerilerimizi dikkate almaya çağırıyoruz.
Mehmet Yaşar Şahindoğan
Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı