Yalçın, programda yaptığı konuşmada, Eğitim-Bir-Sen olarak süreçleri, akademik disiplin içinde izlemeyi, değerlendirmeyi ve önerileri temellendirerek sunmayı amaçladıklarını, bu kapsamda raporlar hazırladıklarını bildirdi.
İzleme ve değerlendirme çalışmalarını 2016 yılından beri sürdürdüklerini söyleyen Yalçın, "Raporumuzla eğitimi izliyor, değerlendiriyor ve rakamlar üzerinden politikaların geliştirilmesine katkı sunmak istiyoruz." dedi.
Rapor kapsamındaki önerileri paylaşan Yalçın, son yıllarda okul öncesi eğitimde okullaşma oranının artmasına rağmen Türkiye'nin, OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülkelerden olduğunu dile getirdi.
Yalçın, Türkiye'nin okul öncesi eğitimde okullaşma oranını yükseltmesi için ayırdığı bütçeyi artırması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Sosyoekonomik olarak dezavantajlı çocukların okul öncesi eğitime erişmesi ücretsiz olmalıdır. Lise eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alınmasına rağmen teorik çağ nüfusunun yüzde 12'si okullaşmamıştır. Buna ilaveten, iller arasında ve cinsiyete göre okullaşma oranları önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Bundan dolayı, ortaöğretimde okullaşma oranlarının artırılmasına öncelik verilmeli ve okullaşma oranlarının düşük olduğu illerde, özellikle kız çocuklarının okullaşma oranlarını artırmaya yönelik projeler geliştirilmelidir."
Bölgeler arasında "en az lise mezunu olma oranı"nın farklılaştığına dikkati çeken Yalçın, "Bundan dolayı, dezavantajlı bölgelerdeki çocukların lise terk oranlarını azaltmaya ve okullaşma oranlarını artırmaya yönelik çalışmalara öncelik verilmelidir." ifadesini kullandı.
Yalçın, mesleki ve teknik eğitim mezunlarının istihdamını artırmak ve işsizlik oranlarını azaltmak için çözümler üretilmesi gerektiğini vurguladı.
Kadın öğretmenlerin sayısının erkeklere göre daha fazla olduğuna dikkati çeken Yalçın, kadın yönetici sayısının artırılması ve kadınların yönetici olmasını teşvik eden politikaların geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Kıdeme bağlı olarak maaşlar artmalı"
Yalçın, OECD ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye'deki öğretmen maaşlarının düşük olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye'deki öğretmen maaşlarının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Dahası, OECD ülkelerinin çoğunda tecrübe ile birlikte öğretmenlerin maaşları da artmaktadır. Öğretmen maaşları, daha nitelikli adayların öğretmenlik programlarını tercih etmesini, mezuniyet sonrası öğretmen olmayı tercih etmeyi ve göreve başladıktan sonra görevde kalmayı etkileyen önemli faktörlerden biridir. Bundan dolayı öğretmen maaşlarının artırılması ve özellikle tecrübeye ve kıdeme bağlı olarak maaşların da arttığı bir model geliştirilmelidir."
Öğretmenlerin mesleki gelişiminin önemine işaret eden Yalçın, "Göreve yeni başlayan öğretmenlerin mesleğin ilk yıllarında mesleki rehberlik ve destek alabileceği, bilgi, beceri ve tecrübesini daha etkin ve hızlı geliştirebileceği tecrübeli öğretmenlerin daha yoğunlukta olduğu bölgelere atanması ve mesleki tecrübelerinin gelişiminden sonra dezavantajlı bölgelerde çalışması sağlanmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Yalçın, Türkiye'de öğretmen ve okul müdürlerinin, OECD ülkelerindekilere göre hizmet içi eğitimlere daha az katıldığını kaydederek, şöyle konuştu: "Hizmet içi eğitimlerin daha etkin, verimli ve faydalı olması için katılımcıların ihtiyaçları, istek ve beklentilerini dikkate alarak hizmet içi eğitimler planlanmalıdır. Hizmet içi eğitimlere katılımı artırmak için çeşitli teşvik sistemleri geliştirilmeli ve iş yükünün hafifletilmesi, ders yükü saatinin azaltılması, haftanın belirli bir gününün hizmet içi eğitime ayrılması gibi destekler sağlanmalıdır. Okul yöneticilerinin, yönetici olarak atanmadan önce liderlik, okul yönetimi ve alan bilgisi, öğretim yöntemleri ve pedagojik konularla ilgili eğitimlere katılması temin edilmelidir."
Eğitime ayrılan bütçenin artırılması gerektiğini belirten Yalçın, "Halen okul öncesi ve ortaöğretimdeki okullaşma oranlarının artması ve daha kaliteli bir eğitim sistemi kurmak hedefi dikkate alındığında, eğitime ayrılan bütçenin Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) ve merkezi yönetim bütçesi içinde artırılması gerekmektedir." dedi.
- "Bu tür veriye dayalı çalışmaları önemli buluyoruz"
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan "Eğitime Bakış" raporlarının, eğitim sisteminde sürekli iyileştirmenin sağlanmasına katkı sağladığını söyledi.
İlköğretim ve ortaöğretimde yaklaşık 18 milyon, yükseköğretimde de yaklaşık 7 milyon 800 bin öğrencinin bulunduğunu aktaran Aygün, "Toplam 25 milyonu aşkın öğrencimiz bulunuyor. 1 milyondan fazla öğretmenimiz, yükseköğretim kurumlarında ise yaklaşık 160 bin öğretim elemanımız var. Sivil toplum kuruluşlarının bu tür çalışmalar yapmalarını önemsiyor ve destekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Aygün, 2018'den itibaren yaptıkları sınavların değerlendirme raporlarını hazırlayarak kamuoyuyla paylaştıklarını ifade ederek, "Bazı sonuçlar, veriler arzu ettiğimiz düzeyde olmayabilir ama bunları arzu ettiğimiz düzeye çıkarabilmek için tüm paydaşların üzerine düşen görevleri yapması için bu değerlendirme raporlarının kamuoyunun dikkatine sunuyoruz." şeklinde konuştu.
Eğitim sisteminde somut, ölçülebilir verilerle ilerlemenin ve çıktıların paylaşılmasının önemine işaret eden Aygün, bu tür çalışmaların eğitim sisteminin ve politikalarının iyileştirilmesine katkı sağladığını söyledi.
- "Çare ve çözüm üreten çalışmalardır"
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürü Yusuf Büyük de "Son 4 yılda 'Eğitime Bakış' adıyla açıklanan raporlar, ana hatlarıyla eleştirel bir rapor değil, önümüzü açan, sırf muhalefet amaçlı değil, çare ve çözüm üreten çalışmalardır." ifadelerini kullandı.
Büyük, sendikaların Milli Eğitim Bakanlığının önemli paydaşları arasında yer aldığını vurgulayarak, Bakanlık olarak katılımcılığı, farklı görüşlerin eğitim öğretim sürecine dahil edilmesini önemsediklerinin altını çizdi.
Raporda ulusal ve uluslararası kaynaklardan yararlanıldığına dikkati çeken Büyük, "Raporda, 'eğitime erişim ve katılım', 'eğitimin çıktıları', 'öğretmenler ve okul müdürleri', 'eğitim öğretim ortamları', 'finansman' gibi kapsayıcı temalara yer verilmiştir. Bu bağlamda 2019 eğitim öğretim süreci, izleme ve değerlendirme bakış açısıyla yansıtılmıştır. Mevcut durumu analiz etmekle kalmayıp, çözüme yönelik yapıcı öneriler sunulmasından dolayı çalışmayı takdir ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Büyük, eğitim öğretimin uzun vadeli bir süreç olduğuna işaret ederek, bu alanda atılan adımların uzun sürede geri dönüşünün olacağı düşünülürse, kısa dönemleri baz alarak yıllık yapılan izleme ve değerlendirme faaliyetlerinin bütünü görme açısından yeterli olmayacağını ve tam bir değerlendirme yapmaya imkan vermeceğini söyledi.
Programda, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Eğitim ve Sosyal Politikalar Direktörü Prof. Dr. Atilla Arkan da bir konuşma yaptı. Ayrıca, Prof. Dr. Hasan Bozgeyikli "Eğitime Bakış 2019: İzleme ve Değerlendirme Raporu"nun sunumunu yaptı.