Eğitim

TES'den Uzman Öğretmenlik ve Başöğretmenlik sınavı açıklaması, 10 yıla uzmanlık, 20 yıla başöğretmenlik istendi

Türk eğitim Sen'den uzman öğretmenlik sınavı ve başöğretmenlik sınavını ilgilendiren açıklama geldi. Öğretmenlik mesleğinin uzmanlık mesleği olduğuna işaret edilen açıklamada 10 yıla uzmanlık, 20 yıla ise başöğretmenlik unvanlarının verilmesi gündeme getirildi. Öğretmenlik kariyer basamaklarının da yer aldığı geniş kapsamlı açıklamanın detayları şöyle:

Abone Ol

Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Haydar Urfalı ve Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolgun, 13-14.11.2022 tarihleri arasında Elazığ ve Malatya’da istişare toplantılarına katıldı.
Toplantılarda Elazığ Şube Başkanı Fatih Murat Taşkın ve şube yönetim kurulu üyeleri, Malatya Şube Başkanı Fevzi Şahin ve şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve işyeri temsilcileri, şube kadın komisyonu üyeleri ile üyelerimiz katıldı.

Tüm sözleşmeliler 2022 yılı sona ermeden kadroya geçirilmelidir.

Toplantılarda konuşma yapan Genel Sekreter Haydar Urfalı, 2022 yılı sona ermeden kamuda tüm sözleşmelilerin kadroya geçirilmesini istedi. Hükümetin daha önce de 2011 ve 2013 yıllarında sözleşmelileri kadroya aldığını hatırlatan Urfalı, kamuda sözleşmelilik uygulamasının tamamen kaldırılması ve kamu çalışanlarının sadece kadrolu olarak atanması gerektiğine dikkat çekti. Aynı işi yapan çalışanların farklı statülerde istihdam edilmesinin doğru olmadığını bildiren Urfalı,

“Öğretmenler odasında kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen var. Oysa bu öğretmenlerimiz aynı işi yapıyorlar. Farklı statülerde istihdam edilmeleri hem çalışma barışını bozuyor hem de verimi düşürüyor. Öte yandan sendikamızın sözleşmelilikle mücadelesi yeni değil, 2005 yılına kadar uzanıyor. Hatırlatma yapmak gerekirse; sözleşmeli öğretmenlik 2005 yılında 4/C statüsünde kısmi zamanlı geçici sözleşmeli öğreticilik adıyla ihdas ediliyordu. O tarihte sendikamız konuyu yargıya taşımış, yargı da ‘Öğretmenlik tam zamanlı yapılması gereken bir uzmanlık mesleğidir’ diyerek, kısmi zamanlı geçici sözleşmeli öğreticiliği iptal etmişti. MEB daha sonra 4/B’li sözleşmeli öğretmenliği getirmiş, sendikamız bunu da yargıya taşımıştı. 2011 yılındaki genel seçimler öncesinde sendikaların girişimleri ve muhalefet partilerinin sözleşmeli istihdam modelini kaldıracaklarını seçim beyannamelerine koymalarının ardından Hükümet tüm sözleşmelileri kadroya almıştı. Yine Hükümet 2013 yılında da sözleşmelileri kadroya geçirmişti. Ancak ne yazık ki 2016 yılında bir KHK ile sözleşmeli öğretmenlik bu kez mülakat uygulaması ile geri getirilmişti.

Sözleşmeli öğretmenlik konusundaki mücadelemiz bugün de sürmektedir. Talebimiz nettir:

Elverişsiz bölgelerdeki öğretmen açığı sorunu sözleşmeli öğretmenlik uygulaması ile çözemezsiniz. Şayet o bölgelerde öğretmenlerin gönüllü görev yapmasını istiyorsanız, onlara bölgenin mahrumiyet derecesine göre bir brüt asgari ücret ile iki brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda zorunlu hizmet tazminatı ödeyin. Bu şekilde hem öğretmen açığını kapatırsınız, hem de öğretmenlerin gönüllü olarak o bölgelerde görev yapmasını sağlarsınız. Bu durumda sözleşmeli öğretmen istihdamına da gerek kalmaz. Biz sözleşmelilere iyileştirme değil, kadro istiyoruz. Kamuda sadece kadrolu istihdam modelini kabul ediyoruz” diye konuştu.

Enflasyon farkı ödenmesinin yanı sıra refah payı uygulamasının hayata geçirilmelidir.

Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolgun da, memur maaş zamlarındaki erimeye dikkat çekti. Artan enflasyon rakamlarına vurgu yapan Dolgun, kamu çalışanlarının geçinemediğini belirtti. Yılda iki kez ödenen enflasyon farkının yeterli olmadığını bildiren Dolgun, çalışanların altı ay boyunca enflasyon karşısında ezilmeye devam ettiğini kaydetti. Enflasyon farkının aylık olarak kamu çalışanlarının ve emeklilerinin maaşlarına yansıtılmasını isteyen Dolgun, ayrıca yüzde 3 refah payı taleplerinden vazgeçmediklerini bildirdi. Sadece enflasyon farkının ödenmesinin sıfır zam anlamına geldiğini yineleyen Dolgun, enflasyon farkı ödenmesinin yanı sıra refah payı uygulamasının hayata geçirilmesiyle gerçek zam alınabileceğini söyledi.

Yüce Mahkemede sınava karşı olduğumuzu en net şekilde anlatacağız.

Uzman ve başöğretmenlik sınavının 19 Kasım tarihinde yapılacağını hatırlatan Dolgun, Anayasa Mahkemesi’nin sendikaları sözlü olarak dinleyeceği tarihin Aralık ayının ilk haftası olarak belirlenmesinin süreci uzatacağını belirtti. “Yüce Mahkeme keşke sendikaları sınavdan önce dinleseydi, mağduriyetlerin yaşanmaması adına çekincelerimizi; eleştirilerimizi, önerilerimizi kendilerine sınavdan önce iletebilseydik” dedi.

Yüce Mahkemede yapacakları konuşmada, Türk Eğitim-Sen olarak sınava karşı olduklarını, sınavın iptal edilmesini talep ettiklerini anlatacaklarını bildiren Dolgun,

“Talebimiz öğretmenlere uzman ve başöğretmen unvanlarının hizmet yılı esasına göre verilmesidir. Yani 10 yılını dolduran her öğretmen uzman, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır” diye konuştu.

{ "vars": { "account": "G-MPYKXW0MJX" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }