YARIN ÖĞRETMEN OLMAYABİLİRSİN? KİM BİLİR? MÜFETTİŞ BİLİR!
Basına sızan Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı öğretmenlerin içine kor ateş gibi düştü. Her geçen itibarı zedelenen öğretmenlere yeni ÖMK ile adeta son darbe vuruluyor.
Sınırda şehit oldu öğretmen, sınıfta darp edildi, okulda öldürüldü. En zor gününde Devlet öğretmeniyle mücadele etti. Öğretmen her alanda Devletin eli, kolu her şeyden önemlisi geleceğini hazırlayan mimarlar oldu.
Geçmişi hayli zamana dayanan Bakanlığımızın maalesef bir Öğretmenlik Meslek Kanunu yoktu. Önceki Bakanımız “Yüzyılın rüyası” derken de bunu kastetmişti. Ancak öğretmen o rüyayı bir türlü göremedi.
Yüzyılın rüyası; Öğretmenlik Meslek Kanunu, ilk olarak karşımıza sadece Aday Öğretmen ve Kariyer Basamakları Sınavı içerikleriyle çıktı. Meslek kanunu böyle olmaz dedik. Bakanlık yeniden rüya inşa etmeye başladı ancak durum iyiden iyiye kötüleşti.
Dışarıya sızan Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerimizi hayalkırıklığına uğratırken bazı maddeleriyle “yok artık” dedirti. Durum içler acısı. Beklentileri ne kadar karşıladığını tartışacağımızı düşünürken beklentilerin çok ötesinde, üzerinde yorum dahi yapılamayacak bir taslak çıktı karşımıza.
Öğretmen akademileri; uygulaması, değerlendirmesi ve sonucu ile bir muammadır.
Önceki taslakta tanımı olmasa da taslağın yarısını kapsayan Uzman ve Başöğretmenlik konusu gerektiği kadar yer almamıştır. Sürelerin güncelleneceği bizzat Milli Eğitim Eski Bakanı tarafından ifade edilmesi, yeni Bakanın da teyitinerağmen değiştirilmemiştir.
Öğretmenler için önemli olan yer değiştirme konularında aile birliği, kadroya geçen öğretmenlerimizin hakları, sözleşmeli öğretmenlerimiz mağdur edilmiştir.
Uzman ve Başöğretmenlik destansı bir anlatımla bahsedilirken öğretmenlerin akademik kariyerine vurgu yaparak önemsediklerini belirten Bakanlık Yüksek Lisans ve Doktora konularına değinmemiştir.
Ve en önemlisi bu kanunda iliklerimize kadar hissettiğimiz bir duygu ki: KORKU
Disipline dair hususlar çokça detaylı işlenmiş, ucu açık ifadelerle öğretmen mesleğine pamuk ipliğiyle bağlanmıştır. Öğretmeni atayana kadar kılı kırk yardıran Bakanlık atanmış öğretmenlere de mesleğini devam ettirebilmesi için aynı şeyi yapmaktadır. Atanmış öğretmen de değerlendirilecek, yetersiz görülürse eğitime tabi tutulacak olmadı öğretmenliği sona erdirilecek. Buna kim mi karar verecek? Müfettişler. Anladınız siz onu!!!
Bu taslakta öğretmeni mağdur etmeye yönelik her şey var ancak şiddet konusu hariç özlük hakkına dair ne var?
Meslek Kanunu adı altında adeta ceza kanununa benzetilen,
Yıllarca dirsek çürüterek aldığımız diplomalarımızı, mesleğimizi icra ederken verdiğimiz fedakarca emeklerimizi birilerinin iki dudağı arasına koyan,
Muğlak ifadelerle öğretmenleri savunmasız hale getiren bu taslağı ASLA kabul etmiyoruz.
Eğitim Gücü Sendikası olarak hem 12 - 13 HAZİRAN 2024 tarihinde iş bırakıyoruz hem de 12 HAZİRAN Çarşamba Günü Ankara Ulus Meydanı'nda toplanarak tepkimizi yüksek sesle haykırıyoruz.
Bu eylemlerimize amasız, fakatsız sendika farkı gözetmeksizin tüm eğitim çalışanlarını davet ediyoruz.
Osman DAĞLI
Eğitim Gücü Sendikası Denizli İl Başkanı