Millî Eğitim Bakanlığı eliyle, kul hakkı anlayışı yok sayılarak çalışanlara zulmedilmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca çalışanlar bu denli ayrıştırılmamış ve kamplara bölünmemiştir. Adeta yönetici soykırımı yapılmıştır, diyebiliriz.
Millî Eğitim Bakanlığı o tarihlerde her türlü kirli ilişkilerini sürdürürken kendisine sendika diyen sendikamsı varlıklar da bu kirli pazarlığın içinde olmuştur. Kirli ilişkilerle, makam, mevki vaatleriyle üye avına çıkılması, onurdan, şereften yoksun bir yolun tercih edilmiş olması, sivil toplum adına utanç verici bir durumdur.
Çalışanlara “bana üye olmazsan senin stajyerliğini kaldırmam, bana üye olmazsan seni yönetici yapmam” diyen anlayış ahlaktan yoksun, küçük, kirli, şeref yoksunu bir mahsulün ürünüdür.
Söz konusu bu varlıklar adaletsizliğe, zulme, karşı gelmek yerine; yaşanan süreci kendi çıkarları doğrultusunda kullanma ahlaksızlığını tercih etmişlerdir. Bu durum da ayrı bir garabettir.
Her türlü ahlaksızlığı meşru hale getiren ahlak yoksunlarının bu gün ahlaktan bahsetmesi utanç verici bir durumdur.
Sendikacılık yapmadan baskının, şantajın alasını yapanlar, şimdi çöküş sürecine yaklaştıkları şu zamanda Ahlak’tan liyakatten,kariyerden bahsetmelerinin inandırıcılığı kalmamıştır.
Bugüne kadar ilkesiz sendikacılık yapanların, hukuku ayaklar altına alanların ,sağa sola saldırmaları ve sahte gözyaşlarının kamuoyunda karşılığı kalmamıştır.
Bu yapılar hala,yerel yönetici ve siyasetçilerinde desteği ile çete vari bir anlayışla varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadır.Proje okullarına görevlendirilen yönetici, öğretmen görevlendirmesi,il-İlçe şube müdürü,İl Milli Eğitim müdür Yardımcısı görevlendirmeleri bunun çok açık bir örneğidir.
Milli Eğitim Bakanlığı ise bu durumlara maalesef seyirci kalmaktadır.
Proje Okulları ile ilgili Yönetmelik değişikliği yapacağını söyleyen MEB’dan yönetmeliğin bir an çıkarılarak ,çalışanları ayrıştırıcı bu ahlaksız gidişata son vermesini bekliyoruz.
-940 proje okulunun 829’unun müdürü,
