okul disiplin kurulunuz, disiplin yönetmeliğine göre, bayağı mahkeme gibi delil toplayarak, ifade alarak, yazılı olan kurallara göre disiplinsiz öğrenciye ceza veriyor ve ceza ilçeye onaya gidiyor, aman ali rıza bey tadımız kaçmasın kafasında bir şube müdürü tarafından ceza beğenilmiyor ve iptal ediliyor. "çok biliyorsan gel öğretmenliği sen yap" diyemiyorsun, desen amire hakaretten, 3 hayırla memuriyet elden gidiyor. sonuç olarak ciddi bir ceza almayacağını bilen öğrencilerin, önce serserileşmesi, sonra tüm öğrencilere nasıl serseri olunacağını göstermesi ve kanun, kural tanımayan premium bir serseri olarak mezun olup evlendikten sonra karısını öldürmesiyle sonuçlanıyor. siz bir tane okumakta gözü olmayan serseriyi okuldan atmayalım diye devlete emanet edilmiş en az 10 tane mazlum çocuğa işkence edilmesine göz yumuyorsunuz. bir serserinin disiplin cezası alabilmesi için işlediği suçun somut kanıtı olması gerekiyor.
yani çocuk bir tane somut kanıtlı suç işliyorsa, 10 tane akran zorbalığı, haraç kesme, tehdit etme, taciz, istismar vs gibi ortaya çıkarılması daha zor suçları işliyor. somut kanıtı olan suça bile ceza verilemezken, bu emanet çocukları gelsin şube müdürü korusun bu serserilerin elinden. ben daha milletin çocuğunu emanet olarak gören ne şube müdürü, ne milli eğitim müdürü görmedim. sanki ailelerin bütün çocukları bu arkadaşlar, o koltuklarda oturabilsin diye var. ağızlarını açınca çocuk merkezli eğitim diyorlar. eğitim çocuk merkezli falan değil. şube müdürü ve milli eğitim müdürü rahat etsin merkezli. okulda gözü olmayan serseri çocuğu kazanacak mış mış. daha bu ülke seni kazanamamış, ne milletin serserisini kazanması.
örnek vakamıza gelelim; okulda kavga çıkarıp zorla kedisini üst sınıf bir öğrenciye dövdüren bir öğrenci, bıçaklı akrabalarıyla okul basar. bu suçun karşılığı okuldan atılma ya da okul değişikliğidir. ilçe bu cezayı hayatta onaylamaz, iptal edip geri gönderir. ararsınız telefonla, aslında öğrencinin ortam değiştirmesi serseriliğini azaltacak öğrenciye iyilik sağlayacakken "ya hocam öğrenciyi kazanmaya çalışalım, daha hafif bir ceza verin" yani bizi uğraştırmayın denir. siz de cezayı veremezsiniz. çalıştığım okulun birinde sapık bir öğrencinin, okuldaki kadın öğretmenlerin hepsini taciz ettiği ortaya çıktı. bu kafadaki kifayetsizler, sırf disiplin cezası vermeyip ilçe milli eğitime hoş gözükmek için "onlar da düzgün giyinselerdi"* dedi ve olayı kapattı. ulan onlar da düzgün giyinsin ne demek dangalak. çocuk hepsini taciz etmiş. bunların hepsi mi giyinmeyi bilmiyor.
ya da açık kıyafetler giyen kadınları taciz etmek normal mi. düşünün okul yönetiyorsunuz, zorunlu eğitimle ilçenin jiletçisi, hapçısı, p.zevengi* okulunuza gönderilmiş, öğrenciler ilahlaştırılmış, öğrenciye disiplin cezası verme ya da okulunuzdan atma hakkınız elinizden alınmış. size bu çocukları eğit, öğret ve nihayet yurda yarar bir insan et deniyor. yapmaya çalışıyorsunuz olmuyor.
sonra öğrenci başarısız olunca ya da birini bıçaklayınca, senin yüzünden böyle oldu deniyor. hadi be ordan. sen okulda gözü olmayan bir kaç öğrencinin eğitim hakkı olsun diye meslek liselerine zorunlu eğitim kapsamında gönderiyorsun ama meslek öğrenmeye gelmiş çocuğun meslek öğrenme hakkını elinden alıyorsun. bizim ülkede zaten hep 1 tane yanlışın yüzünden 99 tane doğru cezalandırılır. kopya olayında biz buna şahit olduk. millet kopya çekti memur oldu, kopya çekmeyenler 10 yıl boyunca sınava girerken arabasının anahtarını koyacak yer aradı.
okul insanları gerçek hayata hazırlıyorsa, gerçek hayatta da cezaları ve mahkemeleri kaldıralım o zaman. kaldıramıyorsak okulların kanunlarıyla ve adalet sistemiyle de oynamayalım. okul müdürüsünüz problemli öğrencileriniz var, problem çıkacağını biliyorsunuz ama "problem inşallah okul dışında olur" diye dua etmekten başka elinizden bir şey gelmiyor. aslında ilçenin vereceği disiplin cezasını vermemek ilçe için süper iştir, ilçe hem evrak işinden kurtulur, hem serseri öğrencinin velisiyle uğraşmak zorunda kalmaz, hem disiplin istatistiklerini düşük tutar.
ama sonuç olarak işini yapmamış olur, öğrenciler serserileşir, mazlum öğrenciler ezilir, ceza almayacağını bilen öğrenciler, öğrenci ve öğretmenlere her istediğini yapar. öğrenciler, öğretmenler hatta müdürler serseri öğrenciler tarafından öldürülür. işin aslı ilçe milli eğitim kendi sorumluluğunu, okulun yetkisini gasp ederek sorumluluğu okul idaresine iteler, okul idaresi de disiplin cezası vermeyerek kendi sorumluluğunu öğretmene iteler. sonra cezası iptal edilen öğrenci gelir okul müdürünü pompalıyla vurur, ölen müdür ya da nöbetçi öğretmenler sorumlu ilan edilir, olay kapatılır. ağrı'daki kavga olayında öğrencilere küfür ediyorsunuz ya etmeyin. bu öğrenciler sisteme girdikten sonra bu hale geldiler. okulda, ceza alacağını bilen hiçbir öğrenci böyle mahalle kavgalarına teşebbüs edemez.
sizi temin ederim bu olay haberlere çıkmasa öğrenciler disiplin cezası almayacaklardı, bu olay kapatılacaktı. ciddi problemler yaşandığında ilk olarak öğretmen görevden alınır, kimse ilçe idarecilerine dokunmaz. hiçbir ilçe idarecisi, bu iş benim hatam yüzünden oldu, ben öğretmenlerin ve okulların yetkilerini gasp ettim demez. çünkü bunu düşünecek insanlar o koltuklara kolay kolay oturamaz. sonra pisa sonuçlarında ülke gençleri 75 ülkenin içinde 45'inci olur. ülke en kötü eğitimi veren ülkeler listesinde at başı oynar.
kadına şiddet olayları 11 yılda 5 buçuk katına çıkar. sorumlu tabi ki öğretmendir. saçma sendikalı, liyakatsiz, çoğunluğu din kültürü öğretmeni ilçe yöneticilerinin hiç suçu yoktur. bu kardeşler her sene ilde yapılan disiplin toplantısında kabararak "bizim ilçemizde hiç disiplin olayı olmadı" demek için, yani biraz reputation kasmak için, çok rahat bir şekilde disiplin yönetmeliğinin uygulanmasına engel olur, mazlum çocukların hakkına girerler. ilçe milli eğitimler için sonuç iyidir ama aslında öğrencilerin serseri olması sağlanmış. mazlum öğrencilerin serserilerin içinde sindirilmesine göz yumulmuş, vatandaşın devlete emanet olarak verdiği gençlere hıyanet edilmiş, gençlerde adalet kavramı yok edilmiş, okuldaki çocuklar bir çok kötü muameleye maruz kalmış ve sorunların vandallıkla çözüleceğini öğrenmiştir, sonuç olarak disiplin olayları yüzünden amaçlara ulaşılamamıştır.
veliyseniz ve öğrenciniz dövülüyorsa, zorbalığa uğruyorsa, bıçaklanıyorsa, öldürülüyorsa, kötü alışkanlık sahibi oluyorsa, serserileşiyorsa allah için sorumluyu okulda aramayın. sorumlu ilçe milli eğitimlerde. bu ülkede okulda öldürülen, yaralanan, zorbalığa maruz kalan her öğrenci ve öğretmenin sorumlusu, okulların yetkisini gasp eden, liyakatsiz ilçe ve okul yöneticileridir. yapılan yöneticilik sınavlarında ne yazık ki karakterli öğretmenler eleniyor. yea gelmişsin bir kaç münferit olayı burda yazmışsın diyen arkadaşlar. çalıştığım dördüncü ilçem ve hepsi aşağı yukarı bu şekildeydi. öğretmenler serseri öğrencilerin suyuna giderek idare etmeye çalışıyor. saygısız ve serseri bir gençlik yetişiyor. son 11 yılda kadına cinayeti sayıları 5,5 katına çıktıysa bu yüzden çıktı.
* bu hangi ilçeymiş diye merak ediyorsanız, garanti ediyorum en az yarısı böyle. not: bakanlıktan bu yazıyı okuyan varsa allah, muhammet* aşkına bu saçmalığa bir son verilsin. mümkünse zorunlu eğitim de kaldırılsın, zorunlu eğitimden dolayı mahallenin jiletçisi, hapçısı, pezevengi özellikle mesleki okullara zorla gönderilmesin. o okullarda mesleki eğitim almak isteyen çocukların hakkı gasp ediliyor. okullarda ceza verilemediği için, disiplin olmadığı için lise eğitiminden sonra jiletçi normalleşmiyor, diğer öğrencileri de jiletçi yapıyor. eğitimde köklü değişiklik yapmadan önce, mevcut sistemdeki aksaklıklar giderilsin. bi de hakkımda işlem yapılmasın mümkünse.
* ne olur ne olmaz tanımı: ülke eğitimine çok büyük darbe vuran olaydır. işbu yazı ülkemizdeki eğitimin sorunlarının çözülmesine katkı sağlamak amacıyla yazılmıştır. (bkz: disiplin yönetmeliği onurumuzdur)