Milli Eğitim bakanlığının açıkladığı 97 bin öğretmen açığının gerçeği yansıtmadığına değinen Kılıçdaroğlu, gerçek öğretmen açığının 153 bin olduğunu iddia ederek, bu boş kadrolara neden atama yapılmadığını sordu. MEB üzerinden tasarruf yapılmasının yanlış olduğuna vurgu yapan CHP Genel Başkanı, eğitimden tasarruf olmayacağını, hükumetin tasarrufları başka alanlarda yapması gerektiğini örnekleri ile açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri'nde yaptığı konuşmasından satır başları şöyle:
Eğitim sorunları olan bir ülkenin büyüme şansı yoktur. Eğitimin önündeki tüm engelleri kaldırmalıyız. Eğitim olmadan, çağdaş uygarlığı yakalama lüksünüz yoktur. Eğitimde reforma karşı bir bakanlık var. Adı Milli Eğitim Bakanlığı. Bugün Türkiye'de sağlıklı bir eğitim politikası yok. Bütün anne ve babalar çocuklarının nitelikli bir eğitim almasını istiyor. Hiçbir anne ve baba çocuğunun eğitiminden memnun değil. İmkanları olanlar çocuklarını Lonra'ya yolluyorlar. Peki parası olmayanlar ne yapacak.
MEB HALA BUNU KEŞFEDEMEDİYSE GELECEĞİMİZ PARLAK DEĞİL
Öğretmen toplumun lideridir, çünkü toplumu eğitir öğretmen. Eğitimin temeli aslında meraktır. Çünkü insanın doğasında merak vardır. Çocuk doğduğu andan itibaren soru sormaya başlar. Soru sorma niteliğini artıran temel kurum eğitimdir. Çocuk ne kadar çok soru sorarsa, bir toplum o kadar büyür ve hızlı gelişir. Soru sormayı kapasite olarak artırırdığımız sürece bilimsel çalışmalar gelişir. Bunun yolu eğitimden ve öğretmenden geçmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı hala bunu keşfedemediyse bu ülkenin geleceği pek parlak değildir. Biz mücadelemizi ülkenin geleceği parlak olsun diye veriyoruz. Öğretmeni yüceltmemizin, önemsememezin altında bu düşünce yatıyor. Atatürk, öğretmenlere "Cumhuriyet sizden fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller bekler." diye sesleniyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk insanı anlatıyor. Bunun yolu eğitimden geçiyor.
Gelelim Türkiye'ye... Öğretmenlerimizin durumu ne? Gerçek nedir? Gerçeği görmemiz lazım. Var olan sorunları çözmek için irade ortaya koymamız lazım. Eğitim-İş'in yaptığı bir çalışma var. Öğretmenlerin yüzde 85'i maaşının düşük olduğundan dolayı toplumdaki saygınlığının düştüğünü düşünüyor. Öğretmenlerin yüzde 70'i okul yöneticisi olması için torpil gerektiğini düşünüyor. Çünkü liyakat sistemini ortadan kaldırdılar. Eğitimin "E" harfini bozuyorsunuz, liyakati kaldırarak. Eğitime öğretmenler değil de dernekler, cemaatler, vakıflar... şunlar bunlar yön vermeye çalışıyor. Öğretmenlerin kapasitesi mi yok?
ÖĞRETMENLER MESLEK KANUNU MECLİS'E SUNACAĞIZ
Öğretmenin bütün bilgi ve birikimini çocuklarımıza vermesi için ne yapmalıyız. Sayıyorum: 1- Öğretmenler meslek kanunu çıkarmalıyız. Diğer devlet memurlarından ayrılmalıdır öğretmenlerimiz. Bunu yasa metnine dönüştürdük, eğitim kurumalarına görüş alması için gönderdik. Şimdi onu parlamentoya sevk ediyoruz. Bu kanun öğretmeni toplumda farklı kılacak, daha saygın kılacak. 2- Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almamalıdır. Türk-İş belirliyor yoksulluk sınırını. 4 kişilik bir ailede yoksulluk sınırı 6 bin küsur lira. Öğretmen bir ülkenin geleceğini inşaa ediyor. Nasıl olur da siz öğretmeni yoksulluğa itersiniz. Geçim derdi olan öğretmen, bilgisini, birikimini çocuklarımıza aktaramaz. 3- Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmelidir. Çünkü emekli olduklarında ücretleri düşüyor. 4- 24 kasımlarda öğretmenlere 1 maaş ikramiye verilebilir. Kimse buna itiraz etmez. Toplumun ortak talebidir bu.
TÜRKİYE'NİN BU AYIPTAN KURTULMASI LAZIM
Öğretmene gelince para yok ama birilerine var. Ücretli öğretmenler asgari ücretin yarısını alıyor. Böyle bir rezalet olamaz. Neden hepsi kadrolu değil.Bu ayıptan Türkiye'nin kurtulması lazım. 153 bin 640 öğretmen açığı var. Dışarda atama bekleyen 100 binler var. Niçin atama yapmıyorsunuz? Diyorlar ki: Tasarruf. Her alanda tasarruf olur ama eğitimde olmaz. Bakanın altından çek arabayı, olsun sana tasarruf. Uçan sarayı kes, olsun sana tasarruf. Sarayın harcamalarını kes olsun sana tasarruf. Öğretmenin aylığından tasarruf mu olur? Taşımalı eğitim uygulamasına da son verilmesi lazım.
HAKKINDA TAKİPSİZLİK VERİLEN ÖĞRETMENLER NEDEN GÖREVİNE İADE EDİLMİYOR
20 Temmuz darbesinden sonra pek çok öğretmenin görevine son verildi. Haklarında takipsizlik kararı verildi. Peki bu öğretmenler neden görevlerine iade edilmiyor. Bir öğretmen kolay yetişmez.
ÖZEL OKULLARA YARDIM YAPILIYOR, DEVLET OKULLARINA GELİNCE YOK
Bir başka uygulama da özel okullara yapılan yardım. FETÖ okullarına yardım yapmakla başlayan bir uygulama. Özel okula yardım, devlet okullarına gelince yok. Böyle şey mi olur? 16 yıldır iktidardalar... Hiçbir sorunu çözmediler. Bırakın sorun çözmeyi artırdılar. Sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir cümlesi ile bitirmek istiyorum: Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.