ÜCRETLİ ÖĞRETMEN OLMAK… ÜCRETLİ ÖĞRETMEN OLMAK…
Okullar kapandı, sınavlar tamamlandı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın işi bitti… Mi?!
Hayır efendim, daha merkezi yerleştirmeyle liselere giriş tercihleri var, adrese dayalı liselere yerleştirmeler var, ana sınıflarına, ilkokullara, ortaokullara kayıtlar var… MEB 20 bin öğretmen alacağını açıklamıştı, o takvim bir yandan yürüyor… Özel okullar derseniz, onbinlerce öğretmen var, sözleşmesi yenilenmeyen ve iş arayışında olan… Sözleşmesi yenilenmediği gibi, kaç yılllık kıdem hakkı da gasp edilen öğretmenler var…
Ve bu saydığımız birkaç madde bile, MEB’in aslında yapması gerekip de, hiiiççç üzerine alınmadığı, görmezden gelmeyi tercih ettiği kaç ayrı soruna işaret ediyor.
***
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü resmi sayfasında şu haber yayınlandı birkaç gün önce…
“Sayın Bakanımız Ziya Selçuk Genel Müdürlüğümüzü ziyaret ederek, Özel Okullar ve Özel Öğretim Kurumları faaliyetleri hakkında bilgi aldı. Sayın Bakanımız Selçuk, Genel Müdürlüğümüzü ziyareti esnasında Genel Müdürümüz Muammer Yıldız ve Daire Başkanlarımız ile birlikte istişare toplantısı yapmıştır.”
Ve haber burada bitiyor…
Oysa özel sektörde yasal hakları açık açık gasp edilen ve konuyla ilgili yasada düzenleme yapılarak ihbar, kıdem haklarınını mahkemeye gerek kalmaksızın alma şansına sahip olmak isteyen, haksız yere sözleşmeleri feshedildiğinde iş güvencesine ihtiyaç duyan onbinlerce özel okul, kurs öğretmeninin beklediği haber bu değil…
Oysa atama bekleyen öğretmenlerin okumak için can atacağı haber de bu değil…
Sahi nerede öğretmenlik meslek kanunu?
Kamu ile özel sektör öğretmenlerinin özlük haklarını eşitleyecek hükümleri bekleyenlerin okumak istediği haber de bu değil…
Zaten bu yazılan haber değil…
Sayın Bakan’ın genel müdürlüğü ziyareti, sohbetten-hoşbeşten ibaret ise, bir selfie fotoğrafı konsaydı sayfaya, anlardık ki bir kahvenin 40 yıl hatırı olsun diye sohbet mahiyetinde bir iş yapılmış… Ciddi konulardan bilgi kırıntısı beklemezdik…
***
Ama Bakanlığın hakkını yemeyelim…
Sessiz sedasız, torbaya bir yasa hükmü attılar ve TBMM’den geçen hafta çıkan torba yasada, kapanacak temel liselerden iadesi istenecek teşvikler (destekler) arasında sayılan öğrenci destek primlerinin iadesinin istenmeyeceğini yasal hüküm altına aldılar. Böylelikle Türkiye çapında faaliyet gösteren 860 temel liseden, taahhüt ettiği özel okul türüne dönüşemediği için kapanacak yaklaşık 340-350 okul girişimcisi rahat nefes aldı.
MEB bu hükmü 5580 sayılı yasaya eklemekle iyi etti…
Ama sormak gerekmez mi?
Yaklaşık 340-350 temel lise girişimcisine nefes aldırmak için ilgili yasaya istisnai hüküm ekleyen MEB bürokrasisi, Türkiye genelindeki tüm özel okul ve kurslarda çalışan ve sayılarının 200.000 dolayında olduğu belirtilen öğretmenlerine neden sahip çıkmıyor?
Madem 5580 sayılı kanuna yama yapıllıyor, neden yine tek maddelik bir hükümle, öğretmenlerle yapılan sözleşmenin hukuken “süresiz” olarak algılanmasını sağlayacak “en az 1 yılllık sözleşme” zorunluluğu yasaya konmuyor. Neden öğretmenlerin özel sektör girişimcileri tarafından 10 aylık sözleşmelerle, ücretli izin, kıdem hakkı, ihbar tazminatı, iş güvencesi konularında acımasızca sömürülmesine göz yumuluyor?
MEB, kendi öğretmenine sahip çıkmayacaksa, bu görevi Tarım Orman Bakanlığı’ndan mı bekleyeceğiz?
***
Tabii… Konu 5580 sayılı kanun olunca, bir konuyu daha yazmazsam olmaz…
Hatırlayacaksınız, MEB web sayfasından duyuru yayınlamış ve süresi dolan temel liselerle birlikte, konuyla hiç ilgisi olmayan özel öğretim kurslarının da kapatılacağını açıklamıştı…
Kursların kapanmayacağını, bu köşeden ilk duyuran da ben olmuştum.
Çünkü kursların kapanması için 5580’de köklü değişiklikler yapılması gerekiyordu. Bunun için de ortada bir çalışma yoktu… Konu TBMM gündeminde de değildi…
Görüldüğü üzere, 5580’de pansuman çerçevesinde bir değişiklik yapıldı ama özel öğretim kurslarıyla ilgisi yok… Yani benim “özel öğretim kursları kapanmayacak” konulu yazılarım gayrı resmi yoldan teyit edilmiş oldu… Aynı şekilde özel öğretim kursu platformlarının yaptığı açıklamalar da “sükut-ikrar yoluyla” onaylanmış oldu.
Ama yine de sormak gerekmez mi?
MEB kursları kapatacağını “duyuru” ile açıkladı…
Kurslar kapatılmıyor ise.. Ki kapatılmıyor… Bunun da aynen “kurslar kapatılacak” açıklamasında olduğu şekilde, resmi duyuru ile açıklanması, hem girişimcinin hem kurslarda çalışan öğretmenlerin hem de öğrenci ve velilerin bu konuda aydınlatılması gerekmez mi?
MEB bürokrasisi neden “duyurudan imtina eylemektedir”, anlayamamaktayım…
***
Yine dönelim, Sayın Bakan’ın MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü ziyaretine…
Bu konuların hiçbirisi mi gündeme gelmedi o ziyarette?
Konuşulduysa, haber-bilgi notu-basın duyurusu-açıklama nerede?
Peki ya konuşulmadıysa!
Asıl “haber” budur, böyle biline!
Tayfun ÇAVUŞOĞLU