MEB, 1709 MESELESİNDE ADALETİN TECELLİSİNİ EBEDİ ALEME HAVALE ETMESİN!
Türk Eğitim-Sen olarak, 3.11.2020/522 tarih sayılı yazıyla MEB’e başvurmuş ve mahkeme kararları doğrultusunda, 2014’te sadece mülakatlar marifetiyle göreve başlatılan 1709 şube müdürü atamasının iptal edilerek yeniden değerlendirilmesini talep etmiştik.
Ancak şunu görmek gerekir ki, mevcut yönetmelik bir baraj öne sürmemektedir. Yani kılavuzda ifade edildiği şekliyle, adeta 76,3333 baraj puanı belirleyerek bunun üzerinde kalanların atanacağı ifadesi yönetmeliğe aykırı bir işlemdir. Yapılması gereken, mahkeme kararı doğrultusunda aritmetik ortalamaya göre puan sıralamasının yapılarak ilk 1709 kişinin atanmasıdır. Bu sıralamanın dışında kalanların ise 2014’te atanmış olsalar dahi görevlendirmelerinin iptal edilmesidir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu inisiyatif, asla mahkeme kararını uygulamak değildir. MEB yaklaşık beş yıldır olduğu gibi yine adaletin gereğini tam olarak yapmaktan kaçınmıştır.
Öte yandan;
1) 76,3333 olarak belirlenen aritmetik ortalama taban puan adil değildir. Başta MEB bürokratları olmak üzere ilgili herkes biliyor ki, o dönemde yazılı puanı yüksek olduğu halde düşük puanla elenen hak sahiplerinin yanı sıra onlardan daha düşük yazılı puanı olmasına rağmen yüksek mülakat puanı verilerek atananlar vardır. Kul hakkı gaspedilerek elde edilmiş mülakat puanları üzerinden belirlenen aritmetik taban puan hakkaniyete sığmaz.
2) 16.04.2014 Tarihinde tercih hakkı verilen 3.287 aday içerisinden atanan 1709 şube müdürü arasında aritmetik ortalaması 76,3333’ün altında olanlar da sözkonusudur.
3) Bunun yanı sıra son beş yıl içerisinde bireysel açılan ve kazanılan davalar sonucunda aritmetik ortalaması 70,02 olanlardan da atananlar vardır. Dolayısıyla yeni atanan en düşük aritmetik ortalama baz alınacaksa bu asla 76,3333 olmamalıdır.
Mahkeme kararının kamu idaresine talimatı çok nettir: Yazılı puanları dikkate alınmadan, sadece mülakatla atama ya-pa-maz-sı-nız! Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Hükümet yetkililerinin “Hukuk reformundan” bahsettikleri bugünlerde MEB’in bu son kararı kabul edilemezdir. Yapılması gereken; tamamen keyfiyete dayalı ve kul hakkı gasp edilerek yapılmış olan 1709 atamanın iptal edilmesi ve yeniden değerlendirme yapılmasıdır.
Ayrıca ve özellikle, bu yeniden değerlendirme yapılırken de, o dönem nasıl teşkil ettirildiği meçhul ve müphem olan mülakat komisyonlarının yaptığı puanlamalara itibar etmeden ve yazılı sınav başarıları rencide edilmeden mülakat sürecinin silbaştan yenilenmesi zorunluluğu dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Ülkemizin, 15 Temmuz sonrası sahip olduğu acı tecrübeler bu tetkiki zorunlu kılmaktadır.
Şüphesiz iman ediyoruz ki, ilahi adalet er geç tecelli eder. Ancak, hukuk reformunun konuşulduğu bugünlerde bari, MEB’den beklentimiz; sadece adaletin tecelli etmesini bekleyen eğitim çalışanlarının umudunu ebedi aleme bırakmamasıdır.
Aksi taktirde Türk Eğitim Sen olarak, mahkeme kararlarının uygulanması ve sorumlularla ilgili hukuki mücadelemizi yürüteceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Talip Geylan
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı
Bunlar da ilginizi çekebilir