10729,49%-0,92
41,19% 0,20
48,31% 0,61
4758,20% 1,43
7652,82% 1,73
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 'norm fazlası' atamalarıyla ilgili aldığı son karar, eğitim camiasında geniş yankı buldu. Norm kadro güncellemeleri tamamlanmadan yapılan atamalar, binlerce öğretmeni beklenmedik okullara göndererek büyük bir mağduriyet yarattı. Bakanlık, gelen yoğun tepkiler üzerine bu hatayı telafi etmek için harekete geçerek il müdürlüklerine resmi bir yazı gönderdi.
MEB'in Norm Fazlası Atama Krizi ve Düzeltme Süreci: Binlerce Öğretmen Mağduriyet Peşinde
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) öğretmen atamalarında yaşanan son gelişme, eğitim gündemine bomba gibi düştü. Bakanlığın, norm kadro güncellemeleri henüz tam olarak bitirilmeden başlattığı "norm fazlası öğretmen" atamaları, beklenmedik sonuçlara yol açtı. Özellikle yeni atanan veya mazeret tayiniyle yer değiştiren öğretmenler, kendilerini evlerinden çok uzak ve beklenmedik ilçe ya da köy okullarında buldu. Bu durum, eğitimciler arasında büyük bir hayal kırıklığı ve mağduriyet hissi yarattı.
Krizin temelinde yatan neden, bakanlığın atama sürecini sağlıklı bir veri akışı olmadan başlatmasıydı. Gerekli norm güncellemeleri tamamlanamayan bazı okullar, aslında kadrolu öğretmen ihtiyacı olmasına rağmen yanlışlıkla "norm fazlası" olarak sisteme yansıdı. Bu durumun sonucunda, binlerce öğretmen, fiilen ihtiyaç duyulan okullara değil, sistemin hatalı gösterdiği uzak bölgelere atandı. Öğretmenler ve sendikalar, bu plansız sürecin yarattığı moral ve motivasyon kaybına dikkat çekerek, bu durumun eğitim kalitesini de olumsuz etkileyeceğini dile getirdi.
Gelen yoğun şikayetler ve kamuoyunda oluşan baskı üzerine MEB, hatasını kabul etti ve düzeltme sürecini başlattı. Bakanlık, il müdürlüklerine acil bir yazı göndererek, hatalı atamaların revize edilmesini istedi. Yazıda, norm kadro tespitine esas olan Ek-5 formunun yeniden doldurularak Genel Müdürlüğe gönderilmesi talimatı verildi. Bu hamle, birçok öğretmen tarafından "geç kalınmış bir özür" olarak yorumlansa da, mağduriyetin giderilmesi adına atılan kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Yaşanan bu kriz, eğitim sendikalarını ve öğretmenleri bir kez daha bir araya getirdi. Sendikalar, MEB'den bu resen atama sürecini tamamen durdurmasını, ilçe gruplarının daha adil bir şekilde düzenlenmesini ve okul normlarının şeffaf ve kesin verilerle belirlenmesini talep ediyor. Eğitimciler, aile birliği ve kariyer planlaması gibi temel hakların bu tür hatalı atama süreçleriyle sekteye uğramaması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar ise, atama süreçlerinde şeffaflık ve adalet ilkelerinin, sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim sisteminin geleceği için hayati önem taşıdığını belirtiyor.
Bu olay, MEB'in gelecek atama süreçlerinde çok daha dikkatli ve veriye dayalı hareket etmesi gerektiğinin bir göstergesi oldu. Norm kadro güncellemeleri gibi kritik verilerin kesinleşmeden atama süreçlerinin başlatılmasının, hem idari hem de insani açıdan ciddi sorunlar yaratabileceği bir kez daha görüldü. Artık tüm gözler, bakanlığın bu düzeltme sürecini nasıl tamamlayacağında ve gelecekte benzer hataları önlemek için hangi adımları atacağında.