10657,27%-0,59
41,80% -0,07
48,48% -0,27
5480,20% 1,41
9058,77% 0,48
Yükseköğretim Kurumlarında (YÖK) uzun süredir tartışılan "adrese teslim akademik ilanlar" konusu, Resmî Gazete'de yayımlanan yeni bir ilanla yeniden alevlendi. YÖK'ün "objektif kriterlere uyulması" yönündeki uyarılarına rağmen, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'ne ait bir ilanda beş farklı kadro için belirli kişileri tarif ettiği öne sürülen özel koşulların yer alması tepki çekti. Akademik çevreler, liyakat ve fırsat eşitliğini zedeleyen bu uygulamaların son bulması için YÖK'e, sadece tavsiye değil, bağlayıcı ve caydırıcı denetim mekanizmaları kurma çağrısında bulundu. İşte akademik atamalardaki bu çarpıcı tartışmanın detayları...
Akademide Şeffaflık Krizi: YÖK'ün Uyarılarına Rağmen 'Adrese Teslim' İlanlar Durmuyor!
Yükseköğretim kurumlarında (YÖK) akademik atamaların objektifliği konusundaki derin tartışma, yeni ve somut iddialarla yeniden alevlendi. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK), üniversitelere gönderdiği “liyakat ve objektif kriterlere uyulması” yönündeki düzenli uyarılarına karşın, bazı üniversitelerde bu ilkelere aykırı, kişiye özel koşullar içeren kadro ilanlarının hâlâ yayımlandığı öne sürülüyor.
Akademik camianın gündemini takip eden ve paylaşımlarıyla dikkat çeken “İmam Bildiğini Okur” adlı sosyal medya hesabı, bu çarpık uygulamanın devam ettiğini iddia ederek konuyu gündeme taşıdı. Tepkilerin odak noktası ise Resmî Gazete’nin 4 Ekim 2025 tarihli sayısında (Sayı: 33037) yer alan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne ait bir ilan oldu.
İddialara göre, üniversitenin açtığı beş farklı akademik kadro ilanında yer alan özel şartlar, genel bir yetkinliği değil, belirli bir adayın özgeçmişini ve özelliklerini tarif edecek nitelikteydi. Uzmanlar, bu tür ilanların, bir iç terfi değil dışarıdan alım amacıyla yayımlanmasına rağmen, yalnızca tek bir kişinin karşılayabileceği detaylar içerdiğini belirtiyor.
Akademik atamaların, üniversiteler arası fırsat adaleti ve liyakat ilkeleri doğrultusunda yapılması gerekiyor. Ancak, son yıllarda bazı üniversitelerin, kadro koşullarına doktora tez konusu, belirli bir coğrafyada çalışma deneyimi veya çok dar bir alandaki yayın şartı gibi daraltıcı maddeler eklemesi, eleştirilerin odağında yer alıyor.
Akademi çevreleri, bu uygulamaların, rekabeti ortadan kaldırarak bilimsel kaliteyi düşürdüğü ve genç araştırmacıların önünü kestiği görüşünde.
Bu tür vakaların tekrarlanması üzerine, Yükseköğretim Kurulu’nun denetleyici rolüne yönelik çağrılar yükseldi. Eleştirilerde, YÖK’ün sadece tavsiye kararları ve yazılı uyarılarla yetinmemesi gerektiği vurgulandı.
Akademisyenler ve uzmanlar, YÖK’ün, bu liyakat krizini çözmek adına, ilan süreçlerini çok daha sıkı denetleyen, bağlayıcı ve caydırıcı yaptırımlar içeren somut bir denetim mekanizması kurması gerektiğini belirtiyor. Bu tür radikal önlemlerin, akademik kadroların gerçekten hak edenlere ulaşmasını güvence altına alacağı ifade ediliyor.