10919,72%0,56
41,69% 0,02
48,68% -0,60
5272,23% 1,21
8586,43% 0,00
Yüksek lisans ve lisans eğitimi almış binlerce öğretmen adayı, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) başarılarına rağmen atamalarının önündeki en büyük engel olarak gördükleri mülakat sistemini protesto etmek amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde bir araya geldi. Tam 335 gündür süren nöbetlerine devam eden mülakatzedeler, mevcut seçme sisteminin sadece bireysel mağduriyetler yaratmakla kalmayıp, ülkenin eğitim geleceğini de riske attığını vurguladı. Eyleme, siyaset dünyasından Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan da destek vererek, konunun ulusal bir sorun haline geldiğini gösterdi.
Basın açıklamasını gerçekleştiren öğretmen adaylarından Ayşenur Çalışkan, yaşadıkları sorunun kökenini siyasi vaatlere dayandırdı. Çalışkan, 2023 seçimleri öncesinde iktidar kanadından gelen, "kamu alımlarında zorunlu haller dışında mülakatın kaldırılacağı" yönündeki sözlere güvenerek sınava hazırlandıklarını belirtti. Ancak seçim sonrası göreve gelen Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in "mülakat gibi mülakat" yapılacağını açıklamasıyla, umutlarının hızla hayal kırıklığına dönüştüğünü ifade etti. Adaylar, KPSS'de elde ettikleri yüksek derecelere rağmen, objektiflikten uzak, keyfi değerlendirmeler ve komisyon usulsüzlükleri nedeniyle düşük mülakat notları aldıklarını öne sürerek yargı yoluna başvurdu.
Öğretmenler, yasal süreçlerde karşılaştıkları çelişkili kararların hukuka olan güvenlerini zedelediğini dile getirdi. Çalışkan'ın aktardığına göre, mahkemeler arasında dahi uygulama birliği bulunmuyor:
Ankara 12. İdare Mahkemesi, eğitim bilimleri sorusuna sıfır puan verilen adayın durumunu "adil değil" diyerek yürütmeyi durdurma kararı verirken,
23. İdare Mahkemesi benzer durumlarda hem yürütmeyi durdurma hem de esastan ret kararı veriyor.
25. İdare Mahkemesi ise yürütmeyi durdurma kararı vermediği halde esastan işlem iptali kararı alabiliyor.
Çalışkan, daha önce farklı illerde farklı mülakat kriterleriyle elendiklerini hatırlatarak, şimdi de "mahkemeler arası kararlardaki fark" yüzünden davalarını kaybetme tehlikesiyle yüzleştiklerini belirtti. Bu durumun adalet olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, kararlara saygı duymakla birlikte, bunları vicdanen kabul edemediklerini net bir dille ifade ettiler.
MEB önünden yapılan çağrının odak noktası, bireysel dava zaferlerinin sistemik sorunu çözmediği gerçeğiydi. Yapılan açıklamada, mahkeme kararlarının, mülakat sisteminin yapısal olarak yeniden düzenlenmesi gerekliliğini tartışmasız bir şekilde gösterdiği vurgulandı. Hukukun üstünlüğü ilkesinin gereği olarak, verilen mahkeme kararlarının eksiksiz uygulanması ve tüm mağduriyetlerin giderilmesi talep edildi.
Öğretmen adayları, ulusal birliği ve geleceği tehdit eden bu duruma sert bir dille tepki gösterdi: “Bizlere geçmişte sunmuş olduğunuz çözüm yollarını uygulayarak net çözüm istiyoruz. Bu ülkenin mülakatlarla, sahte diplomalarla kaybedecek bir saniye daha vakti yoktur. Mülakata hayır, liyakata evet diyoruz. Adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Mülakat mağduru Kiraz Polat, yaşadığı dramatik hikâyeyle tepkilere kişisel bir boyut kattı. 6 Şubat depremlerine Adıyaman'da yakalandığını ve sonrasında bir AFAD gönüllüsü olarak enkazlarda çalıştığını belirten Polat, o zorlu süreçte bile mülakatın kaldırılacağı vaadine güvenerek KPSS'ye hazırlandığını anlattı. Branşında 285 kişilik kontenjana 285. sıradan çağrılmasına rağmen, mülakatta şube müdürlerinin form doldurma hataları nedeniyle elendiğini ifade etti.
Polat, Bakan Tekin’in yönlendirmesiyle açtığı davada, maddi hatanın kanıtlanmasına rağmen ret kararlarıyla karşılaştığını ve iller arası puanlama farklılıklarının mahkemelerde dahi ispatlandığını kaydetti. "Biz sınava çalıştık. Büyük bir başarı elde ettik. Bizden çok daha düşük puan alanlar atandı. Biz başarımızla cezalandırıldık" sözleri, liyakate dayalı bir sistem beklentisinin nasıl çöktüğünü gözler önüne serdi.