Milli Eğitim Bakanlığının (MEB), öğretmenlerin belli bir süre sonra farklı bir okul veya bölgeye atanmasını zorunlu kılan rotasyon uygulamasını tekrar gündeme alması, eğitim camiasında büyük tartışmalara yol açtı. Geçmişte de benzer bir uygulamaya gidilmek istenmiş, ancak öğretmenler ve sendikalardan gelen yoğun tepkiler üzerine bu plan askıya alınmıştı.
Rotasyon, belirli bir kıdem süresini (genellikle 8-12 yıl) tamamlayan öğretmenlerin yeni bir okula veya bölgeye atanmasını hedefleyen bir uygulamadır. MEB, bu yöntemle öğretmenlerin farklı bölgelerde görev yapmasını sağlayarak, eğitimde dengeyi sağlamayı, öğretmenlerin deneyimlerini paylaşmasını ve öğretmen açığının olduğu bölgelerdeki ihtiyacı karşılamayı amaçlıyor. Ancak öğretmenlerin yer değişikliği zorunluluğu, aile hayatları ve sosyal çevreleri üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle daha önce büyük tepkilere neden olmuştu.
Öğretmen sendikaları, rotasyon uygulamasına karşı çıkarak, bu durumun öğretmenlerin motivasyonunu ve verimliliğini olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 'Rotasyonu bırakalım, asıl sorunlara odaklanalım' diyerek MEB'in bu plandan vazgeçmesi gerektiğini ifade etti. Sendikalar, rotasyonun yerine öğretmenlerin kendi istekleriyle yer değiştirmelerine olanak tanıyan daha esnek çözümlerin bulunması gerektiğini savunuyor.
Rotasyon uygulamasının yeniden gündeme gelmesinin başlıca nedenlerinden biri, ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmen açığının yaşanırken, diğer bölgelerde öğretmen fazlasının olmasıdır. Özellikle doğu illerindeki öğretmen eksikliği, rotasyon gibi uygulamaların gündeme gelmesine neden oluyor. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, bazı kullanıcılar rotasyonun gerekli olduğunu savunarak, kıyı bölgelerindeki öğretmenlerin daha az ders yüküyle çalışırken, doğu bölgelerinde öğretmen eksikliği yaşandığını ve rotasyonun bu sorunu çözebileceğini belirtiyor. Ayrıca, rotasyonun bütçeye de katkı sağlayacağı öne sürülüyor.
