14008,87%-1,23
42,93% 0,00
50,55% 0,04
5979,53% -0,05
9839,57% 0,00
Milli Eğitim Bakanlığı’nın proje okullarına yaptığı öğretmen atamalarında "liyakat" tartışmaları yargı kararıyla yeni bir boyut kazandı! Yüksek lisans mezunu, başöğretmen unvanlı ve uluslararası projelere imza atmış bir öğretmenin görev süresi uzatılmayarak yerine "kriterleri belirsiz" atama yapılması, İstanbul 2. İdare Mahkemesi tarafından hukuka aykırı bulundu. İdarenin "takdir yetkisinin" sınırsız olmadığını hatırlatan mahkeme, kamu yararı ve hizmet gereklerinin ancak somut verilerle ispatlanabileceğine hükmetti. Peki, proje okullarında görev yapan öğretmenler için hangi kriterler artık "zorunlu" hale geldi? Yargının eğitimde liyakat sistemini koruma altına alan bu emsal kararının tüm ayrıntıları ve atama sürecini sil baştan değiştirecek o çarpıcı detaylar haberimizde.
Proje Okullarında Emsal Karar: Öğretmenin Yeniden Atanmaması Hukuka Aykırı Bulundu
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen 2025 yılı özel program ve proje okulları öğretmen atamaları kapsamında, bir öğretmenin tercih ettiği okula yeniden atanma talebinin reddedilmesine ilişkin işlem, yargıdan döndü. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, söz konusu işlemi hukuka aykırı bularak iptal etti.
Mahkeme, 27 Kasım 2025 tarihli ve 2025/1136 Esas, 2025/2310 Karar sayılı hükmünde; atama sürecinde kariyer, liyakat ve objektif değerlendirme ilkelerinin gözetilmediğine dikkat çekti.
Dava dosyasına yansıyan bilgilere göre, davacı öğretmen uzun yıllardır aynı proje okulunda görev yaptı. İlk dört yıllık görev süresini tamamlayan öğretmen, mevzuat çerçevesinde ikinci dört yıl için yeniden atanma talebinde bulundu. Ancak bu talep, idare tarafından gerekçeleri açıkça ortaya konulmadan reddedildi.
Bunun üzerine öğretmen, işlemin iptali istemiyle yargı yoluna başvurdu.
Mahkeme kararında, davacı öğretmenin mesleki yeterliliğine ilişkin çok sayıda unsur ayrıntılı biçimde değerlendirildi. Kararda özellikle şu hususlara dikkat çekildi:
mahkeme tarafından açıkça vurgulandı.
Kararda dikkat çeken bir diğer önemli husus ise, davacının yerine atanan öğretmenler yönünden yapılan değerlendirme oldu. Mahkeme, bu öğretmenlere ilişkin olarak;
konusunda dosyaya somut bilgi ve belge sunulmadığını belirtti. Bu durumun, karşılaştırmalı değerlendirme yapılmasını imkânsız hale getirdiği ifade edildi.
Mahkeme, proje okullarında öğretmenler arasında yapılacak değerlendirmelerde dikkate alınması gereken kriterleri de net biçimde ortaya koydu. Buna göre;
gibi ölçütlerin nesnel, ölçülebilir ve karşılaştırılabilir şekilde değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, idareye tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı özellikle belirtildi. Bu yetkinin;
çerçevesinde kullanılmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Aksi yönde tesis edilen işlemlerin hukuka aykırılık teşkil edeceği açıkça ortaya konuldu.
Tüm bu değerlendirmeler sonucunda mahkeme, davacının yeniden atanma talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığına hükmederek iptaline karar verdi.
Söz konusu karar; özellikle proje okullarında görev süresi dolan öğretmenlerin yeniden atanma süreçlerinde keyfi ve gerekçesiz değerlendirmelerin yapılamayacağını, somut ve objektif kriterlerin esas alınmasının zorunlu olduğunu göstermesi bakımından emsal niteliği taşıyor.
Ayrıca karar, yargı denetiminin bu alanda güçlü biçimde devrede olduğunu ve öğretmenlerin hukuki güvencelerinin bulunduğunu bir kez daha ortaya koymuş oldu.