11151,20%-1,99
41,53% 0,20
48,63% 0,36
5028,37% 0,57
8280,99% 0,98
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" kapsamında hayata geçirdiği yeni müfredat, eğitim camiasında büyük bir tartışma başlattı. Bilişim Teknolojileri ders saatlerinin radikal bir şekilde düşürülmesi, bu branşta görev yapan binlerce öğretmeni 'norm fazlası' olma ve kariyer belirsizliği yaşama riskiyle yüz yüze bıraktı.
MEB'in Yeni Müfredatı Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerini Vurdu: Binlerce Kişi Norm Fazlası Tehlikesiyle Karşı Karşıya
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ile duyurduğu eğitim reformu, beraberinde bazı branşlar için derin endişeleri getirdi. Özellikle tüm dünyanın yapay zeka (YZ) ve dijital dönüşüme odaklandığı bir dönemde, Bilişim Teknolojileri ders saatlerinin ortaokul ve liselerde önemli ölçüde azaltılması veya tamamen seçmeli hale getirilmesi, bu alandaki binlerce eğitimcinin geleceği hakkında kaygılanmasına neden oldu.
Bakanlık, yeni modelin amacını 'bilgiyi ezberleyen değil, bilgiye ulaşmayı bilen, erdemli nesiller yetiştirmek' olarak tanımlasa da, dijital çağın temel yetkinlikleri olan kodlama, yazılım ve yapay zeka konularını kapsayan zorunlu derslerin azaltılması büyük bir çelişki olarak görülüyor.
Eğitim camiasındaki en büyük endişelerden biri, yeni açılacak yapay zeka derslerine dahi, bu alanda uzmanlaşmış Bilişim Teknolojileri öğretmenleri yerine, hizmet içi eğitimlerle farklı branşlardan öğretmenlerin görevlendirilme ihtimalinin yüksek olması.
Ders saatlerindeki bu dramatik düşüş, Bilişim Teknolojileri ve Yazılım öğretmenlerini doğrudan etkiliyor. Öğretmenler, görev yaptıkları okullarda 'norm fazlası' durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırken, yıllarca bu alanda eğitim almış profesyonellerin mesleki değersizleşme yaşadığı belirtiliyor. Norm fazlası olmak, öğretmenlerin istemedikleri bölgelere resen atanma riskini de beraberinde getiriyor.
Eğitimcilerin bir diğer kritik sorusu ise, okullara milyonlarca liralık yatırımla kurulan bilgisayar laboratuvarlarının akıbeti. Derslerin azalması durumunda, bu teknolojik altyapının nasıl verimli kullanılacağı büyük bir belirsizlik yaratıyor. Gelişmiş ülkeler bilişimi stratejik bir ihracat gücü olarak görürken, Türkiye'de bu alana yönelik derslerin kısılması, ülkenin gelecekteki teknolojik rekabet gücü açısından da kaygı verici bulunuyor.
Eğitim camiası ve ilgili sendikalar, MEB'i bu kararı ivedilikle yeniden gözden geçirmeye ve dijital çağın gerekliliklerine uygun olarak Bilişim Teknolojileri derslerine hak ettiği önemi vermeye çağırıyor. Öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi ve öğrencilerin dijital yetkinliklerle donatılması için acil bir düzenleme bekleniyor.