Hem de Hükümetin “dershaneler” üzerinden fetö ile alenen ve yoğun bir mücadeleye başladığı bir dönemde. (Nitekim kısa süre sonra 22 Kasım 2013’te Aktif Eğitim Sen yeniden kuruldu ve bir ay sonra da 17-25 Aralık olayları patladı).
Öte yandan;
Malum 2014-2016 süreci fetö’nün kamudaki organizasyon gücünün hala en yüksek olduğu dönemdi. MEB teşkilat kanununun değiştirilmesiyle, kurumda sadece mülakat süreçleriyle onbinlerce yönetici değiştirildi. Fetö’nün ülkemizin en büyük kurumu olan MEB’deki yönetici atama sürecine kayıtsız kaldığını söyleyebilecek tek bir aklı selim kişi yoktur sanırım. Mülakat komisyonlarının teşkili ve yapılan puanlamaların hakkaniyet üzerine olduğunu ve daha önemlisi bu sürece fetö’nün dahil olmadığını kim iddia edebilir?
Mülakat sonuçları da hemen hemen Türkiye’nin tamamında ilginç sonuçlar ortaya koymuştu. Mesela İstanbul mülakatları; 100 tam puan alan 86 kişinin 81’i ebs üyesi idi, yine 90 ve üzeri puan alan 124 kişinin 117’si ebs üyesi idi.
2014 sonrası mülakat komisyonlarında kurulan kirli ittifaklarla çatır çatır kul hakkı yenmiş olduğu gerçeğini vicdan sahibi kim inkar edebilir?
Ve o kirli süreçten kimler nemalanmıştır neden sorgulanmaz?
Merak etmiyor değiliz; 2014-2016 sürecinde, Sayın Ali Yalçın’ın ifadesiyle, Fetullah Gülen Hocaefendi grubuyla EBS ilişkisi hangi düzlemdeydi acaba?
Ve yine merak etmiyor değiliz; 2014 sonrası süreçte mülakatlar marifetiyle binlerce yandaşın üstün başarısına(!) katkılarından dolayı da Sayın Ali Yalçın “Fetullah Gülen Hocaefendi’ye” selam ve dualarını “bir şekilde” iletmiş midir?
Mehmet Yaşar Şahindoğan
Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcısı