​​​​​​​EĞİTİM İŞGÖRENLERİ VE KİMLİK DUYGUSU

Abone Ol

     Örgüt olarak okullar, öğretmenlerden etkili öğretme-öğrenme yaşantıları sergilemesini beklemektedir. Kuşkusuz, bir etkili öğretme-öğrenme yaşantısının belli başlı öğeleri bulunuyor. 
     Etkili öğretme-öğrenme yaşantıları bakımından öğretmenden beklenen sınıflarda öğrenciye karşı tutum ve davranışları da demokratik olması yönünde olmasıdır. Her öğrenciye söz hakkı vermek, çok yönü iletişim kanallarını açık tutmak öğretmenlerden beklentiler  arasındadır. 
       Diğer taraftan, öğretmenler velilerle uyumlu bir biçimde diyaloğa girmelidir. Öğretmen alan bilgisi konusunda sürekli kendini yenileyecek durumda olmalıdır. Tabii ki işgören olarak öğretmenlerden beklenen bu bürokratik beklentilerin yanında öğretmenlerin okul müdürlerinden beklentileri bulunuyor. 
        Bunların başında okul yönetiminin öğretmenler arasında ayrımcılık yapmamasıdır. Ancak bu gerekçeye uyuluyor mu? Şüphe göstermekte midir? Hastalık ve özel günlerde tolerans gösterilmesi öğretmenlerin temel  ve özel gereksenmeleridir. 
       Diğer taraftan, özellikle bayan öğretmenler okul yönetiminden cinsiyet eşitsizliğine  maruz kalmasını istemektedir. Yine öğretmenler okul yönetiminden grup olarak ihtiyaçlarını karşılanmasını beklemektedir. 
        Sonuç olarak söylemek gerekirse, genel anlamda bürokratik beklentilerle ve özel gereksinmeler karşılandığı için öğretmenler kimlik duygusu geliştirememektedir. Bunun öğretmen açısından bireysel sonuçları ve örgüt olarak olumsuz sonuçları bulunuyor.
{ "vars": { "account": "G-MPYKXW0MJX" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }