Dijital dini teorileştirebilmek için önce dini iletişimin modellenmesinin gerektiğini belirten Işıklı ve Gökbayrak’ a göre dijitalleşme, muhafazakarlığın kaynağı ve koruyucusu olarak görülen dini dahi dönüştürüyor. Din tasarımında radikal değişimlere yol açan dijitalleşme, dinden dijital dine geçiş durumunun ortaya çıkmasına sebep oluyor. Dijital din olgusunu, dijital beşeri s yeni bir disiplini olarak tanımlayan araştırmacılar, dijital din terminolojisi, sorunları, dijital beşeri bilim paradigması ve araştırma tekniklerini tasvir etmiş, “dijital din” araştırmaları için teorik bir çerçeve sunmuşlar.
Tek Tanrılı Dinlerde Dinî İletişim Modeli
Geleneksel tek tanrılı semavi dinlere göre şekillenen bu model, Tanrı’nın insanlarla nasıl iletişim kurduğunu göstermektedir.
Ocak ayında yayınlanan “Dijital Dı̇n Teorı̇sı̇: Dijital Din, Geleneksel Dine Karşı” adlı çalışmada “dijital din”, yeni iletişim teknolojileri ve yeni medya araçlarında yaşanan değişiklikleri ve dinin dijital kültür içinde nasıl tasarlandığını tanımlamak için kullanılıyor. Araştırmada dinin dijitalleşmesiyle birlikte kullanıcı odaklı din olgusunun gelişmesinin beraberinde getirdiği çeşitli tartışmalara da yer verilmiş.
“Sanal ağların dinî metinlerin dijital ortama aktarılıp her an okunabilme imkânı sağlaması klasik doğrusal metinlerin yerini, hiper-metinsel metinlere hatta sosyal medya paylaşımlarına bırakmasına, geleneksel okuyucunun ihtiyaç̧ duydukları dinî bilgiyi öğrenmek için din adamlarına daha az ihtiyaç duymasına, açıklayıcı ve yorumlayıcı bir otoritenin yokluğunda dinî metinlerin geleneksel bağlamından kopuk motamot alımlanmasına ve sosyal medyayı oldukça aktif kullanan medyatik vaizlerin ortaya çıkması gibi bazı sorunlarla karşılaşılmasına sebep olmaktadır.”
Araştırmalarını üç adımda yürüttüklerini dile getiren Işıklı ve Gökbayrak, ilkin kültür kavramının tanımları ve sözlü kültürden dijital kültüre geçişte tarihçesine yer verip dijitalleşme sürecinin kültüre yansımalarını, dijital göçmenler ve dijital yerlilerin kullandıkları dijital kültür araçlarının gündelik hayatlarına bakan yönünü, uzaktan eğitim ve dijitalleşen sanat, e-devlet ve e-ticaret gibi yeni kavramlar ışığında incelemiş.
İkinci olarak geleneksel dinin toplumsal işlevleri ele alınmış, iletişim modellerinin dinî iletişime uyumuna yer verilmiş. Son olarak ise dijital din olgusunun kavramsal çerçevesi oluşturulurken, bu alanda yapılan güncel çalışmalar incelenmiş. Çalışmada dinin yeni iletişim teknolojileri ile internet üzerinde işlevsellik kazanmasına kadar geçen süreç, yeni medya araçları ve mobil uygulamalar kapsamında çalışılmış. Dijital dinin yan etkilerini tespit ettikten sonra ise dijital din olgusunun geleneksel dinî söylem ile karşılaştırıp tartışmaya açmışlar.
Araştırmacılara göre dijital din olgusunun gözlenebilir yan etkileri, dijitalleşen dine mesafeli yaklaşanlar için önemli ipuçları içerebilir. Zira gittikçe büyüyen ve etkisini genişleten dijital din olgusuna birçok yan etki eşlik etmektedir. Bunlardan birkaçı çalışmada şöyle sıralanmış:
• Dinî Otoritenin Zayıflaması
• Kutsalın Tahribi
• Dinî Bilgide Dezenformasyon
• Mahremiyet, Riya ve Vaaz Kavramlarında Anlam Kayması
Geleneksel dinin, tüm kişi ve kurumlarıyla birlikte dijital dinin genişleyen etki alanı içinde gittikçe küçüldüğüne vurgu yapan çalışmanın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.