Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmen olarak görev yapan davacılar, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası üyesidirler. Sendikanın Diyarbakır şubesi tarafından organize edilen etkinliğe katıldıkları gerekçesiyle kınama cezası almışlardır.
Davacılar, anılan cezaya karşı idari mahkemede açmış oldukları davalar Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi tarafından oyçokluğuyla reddedilmiştir.
Davacılar, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılımdan dolayı disiplin cezası almaları sebebiyle anayasada yer verilen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
Anayasa Mahkemesi kararında özetle; olayın değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken hususlardan birisinin başvurucuların toplumsal konumları olduğu, devlet okullarında öğretmen olarak çalışan davacıların kamu görevlisi olması sebebiyle bir takım ayrıcalıklar ve avantajların yanında bazı külfet ve sorumluluklara katlanmayı ve diğer kişilerin tabi olmadığı sınırlama tabi olmayı gerektiğini, bu nedenle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinde öngörüldüğü şekilde; "hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunma" fiilinin yaptırıma tabi tutulmasının anlaşılır bir durum olduğu; bununla birlikte, şiddet hareketlerine iştirak etmemiş kişilerin toplantı özgürlüğünün korunması gerektiği yönündeki içtihattan hareket edildiğinde şiddet içermeyen bir yürüyüşe ve basın açıklaması etkinliğine katılan terör örgütü liderini övücü mahiyette atılan sloganlara iştirak etmeyen ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan davacıların kamu görevlisi olmaları durumunda dahi toplantı özgürlüklerinin korunması gerektiği, bu tip eylemlere katılan bazı kimselerin bir terör örgütü liderini övücü mahiyette slogan atmalarının toplantıya katılan herkesin cezalandırılmasının uygun olmadığını, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan yasaklanmış davranışlarda bulunmayan davacıların herhangi bir kınanabilir olaya karışmadıkları dikkate alındığında küçük de olsa bir cezaya muhatap olmamaları gerektiğine hükmetmiştir.
Bu gerekçelerden dolayı, davacıların Anayasa'nın 34 üncü maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine, davacılara ayrı ayrı 2 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.