Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2025-2026 eğitim-öğretim yılı için sınav sisteminde köklü değişiklikler yaparak, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' kapsamında yeni bir döneme adım atıyor. Artık amaç sadece not vermek değil, öğrencilerin bireysel gelişimlerini ve süreç içerisindeki başarılarını takip etmek olacak. Bu yeni yaklaşımla, ilkokuldan başlayarak süreç odaklı ve gelişimci bir ölçme-değerlendirme modeli benimseniyor.
Yeni düzenleme en büyük değişimi ilkokullarda başlatıyor. Artık ilkokul seviyesinde yazılı sınavlar tamamen kaldırılıyor. Bunun yerine, öğrencilerin gelişimini anlık olarak izlemek için gelişim dosyaları ve raporları kullanılacak. Özellikle dil becerilerinin pekiştirilmesi amacıyla dinleme, konuşma, okuma ve yazma gibi temel becerilere odaklanılacak. Bu sayede öğrenciler, sadece ezbere dayalı bilgilerle değil, pratik becerilerle de değerlendirilecek.
Yeni sistem, ortaokul ve lise seviyesindeki ortak sınavları da yeniden düzenliyor. Aynı sınıf düzeyindeki tüm şubeler, ortak sınavları aynı gün ve aynı saatte olacak. Bir günde en fazla iki sınav yapılabilecek. Sınav soruları, il veya ders zümrelerinin belirlediği konu soru dağılım tablolarına göre hazırlanacak ve ölçme-değerlendirme merkezleri tarafından desteklenecek. Ayrıca, özel gereksinimli öğrenciler için sınavlar, Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı (BEP) esaslarına göre şekillendirilecek.
Yeni sistemin en önemli vurgusu, not odaklılıktan bireysel geri bildirime geçiş olacak. Sınav sonrası öğrenci cevap kağıtları gösterilecek ve öğretmenler, öğrencilerin eksiklerini belirleyerek telafi programları uygulayacak. Bu yaklaşım, okul veya sınıf bazlı karşılaştırmaları ortadan kaldırarak, tamamen öğrencinin kendi gelişimine odaklanmayı hedefliyor. Amaç, öğrencilerin nerede hata yaptıklarını anlamalarını sağlamak ve bu eksikleri gidermelerine yardımcı olmak.
Bu yenilikler, eğitimde daha adil, daha kapsayıcı ve öğrenci merkezli bir sistemin temellerini atıyor. Peki, sizce bu değişiklikler Türkiye'deki eğitim kalitesini ne kadar artıracak?